Satanizm nedir?
Satanizm, insanlığın orijinal dinidir. Başta Şeytan olmak üzere insanlığa orijinal olarak “Gökten Gelen Tanrılar” tarafından bahşedilen, ruhani, kişisel ve nihayetinde toplumsal aydınlanma, ruhani gelişim ve güçlenme, ve de özgürlük yoludur. Bize Tanrılardan geldiği haliyle orijinal Satanizm’in nihai amacı; güç meditasyonu, yoga gibi belli ruhani simya (kökenli bir şekilde ruhani dönüşüm sağlayan) teknikleriyle ruhumuzun ve zihnimizin güçlerini uyandırmak, ve en nihayetinde Tanrılarla aynı seviyeye yükselerek fiziksel ve ruhani mükemmellik kazanmaktır. Popüler medyada tasvir edildiği gibi bebek (veya keçi, veya yavru keçi) kesmekle, kanlı ayinlerle, sebepsiz yere karanlık ve depresif olmayla, cinsel sapkınlık, düşkünlük veya takıntılarla ilgisi yoktur. Hatta aksine dinini hakkıyla icra eden Spiritüel Satanistler genel olarak parlak, etik açıdan sağlam, onurlu ve diri insanlardır. Bir dipnot olarak da eklemek gerekirse, Satanizm denilince akla birçok ekol, fikir, “inanç” ve yol gelebilir.
Gerçekten de, Satanist olsun olmasın kendine Satanist diyen birçok insan ve ideoloji var. Şeytan’ı gerçek bir varlık olarak bile tanımayan, sadece bir sembol olarak gören Ateistik Satanizm (örneğin LaVey’ciler), geniş bir yelpazeyi kaplayan Luciferian’cılık, Spiritüel Satanizm ile aynı şey olmayan ve yine geniş bir inanç yelpazesini kapsayan Teistik Satanizm ile bizim sitemizde temsil ettiğimiz Spiritüel Satanizm aynı değildir. Genel olarak bu saydığımız farklı ekollerin ideolojileri oldukça subjektif olmakla birlikte tarihçeleri de Antik Pagan dinlerine ve doğal Gerçeklere dayanmamaktadır. Ancak gerçek Spiritüel Satanizm içindeki tüm iddialar, fenomenler ve düşünceler objektif ve bireysel olarak kanıtlanabilir Gerçeklerdir. (örneğin yaptığımız güç meditasyonu gibi ruhani pratiklerin işlevselliği). Ve adından da anlaşılabileceği gibi, Spiritüel Satanizm (orijinal dinlerin olduğu gibi) ruhaniyete çok daha odaklı bir dindir.
Şeytan kimdir?
Şeytan, dünya dışından gelen “Gökten gelen Tanrıların” (gerek Zacharia Sitchin’in bilerek yanlışlar katarak çevirdiği, dünyanın en eski medeniyetlerinden olan Sümerlerin Tabletleri, gerekse de tüm Pagan mitlerinde olsun, Tanrılar “göklerden” gelir) lideri, insanlığın yaratıcısı ve Baş Tanrısıdır. Yahudilerin yarattığı İbrahimi inançlardan önceki tüm Antik Pagan dinleri orijinalinde Satanizm’dir, ve tüm Antik Pagan Baş Tanrıları (Odin, Ptah, Enki/EA, Melek Taus, Şiva, Tengri, vesaire) da aslında Şeytan’dır. “Kötülüğün efendisi” falan değildir, Satanistler Ona sanıldığı gibi tapınmaz. Şeytan, sanıldığı gibi kökeni sadece İbrahimi inançlar gibi iki bin yıl kadar kısa ve kanlı bir tarihe dayanan mitolojik bir varlık değildir; aksine dünyadaki tüm Pagan medeniyetlerin Şeytan’ı Baş Tanrı olarak kabul ve takip ettiği arkeolojik, tarihsel ve mantıksal kanıtlarla sabittir.
Satan, yani Şeytan, dünyanın en eski dillerinden biri olan Sanskritçe’de “Ebedi/Mutlak Gerçek” anlamına gelir. Bundan hareketle Satanizm, Ebedi ve Mutlak Gerçek-izm anlamına gelir. Bazılarınızın Kur’an, İncil gibi eserlerden tanıdığı Şeytan tasvirinin gerçek Şeytan ile ilgisi yoktur. Bu kitapları yazan ve bu kitaplara bağlı inançları yayan Yahudiler, Şeytan’dan temsil ettiği değerler (özgürlük, bilim, ilerleme, düşünme, mükemmellik, vesaire.) ve bizim için yaptıklarından ve yapmaya devam ettiklerinden (bizi yaratması, kadim uygarlıklara bilim, matematik, felsefe, mimari, sanat, ruhaniyet gibi önemli bilgileri bahşetmesi, günümüze kadar O ve Ona tabii olan uygarlığının tamamının acımasız ve adaletsizce kötülenmelerine rağmen hala bizimle birlikte olup bize yardım etmeleri, eğitmeleri, yanımızda olup bizimle savaşmaları, vesaire) ötürü nefret ederler. Hatta bu nefret o kadar ileri gitmiştir ki İbranice, yani Yahudilerin dilinde “Satan” “Düşman” anlamına gelmektedir. Bu yüzden Satan’ın bir kelime anlamı da “Yahudilerin Düşmanı”dır.
Aynı zamanda Enki, EA, Odin, Tengri, Ptah, Wotan gibi isimlerle de tanınan Şeytan’ın bize bahşettiği ideolojiye Satanizm gibi karalanmış bir isim yerine Odinizm (böyle bir ideoloji var ama otantik Satanizm ile alakasızdır) veya Enki-izm denmemesinin sebeplerinden biri de budur. Zira “Yaşasın Şeytan!” (Hail Satan) demek, buraya kadar verdiğimiz bilgilerin ışığında “Yaşasın Yahudilerin Düşmanı olan Ebedi, Mutlak Gerçek!” demektir. Yani hem ismin kendisinde kadim ve en kutsal bir anlam var, hem de düşmanımızın kimliğini ve özelliklerini vurgulamaya yarıyor. Aynı zamanda Satanizme yılmadan Satanizm demek düşmanlarımızın bizi tanımlamasına da izin vermemektir.
Hayatın anlamı nedir?
Hayatın amacı büyümek ve evrimleşmektir. İlerlemenin en son adımı ise, “çoklubeden kompleksini” (enerji bedeni, fiziksel beden, vesaire.) mükemmelleştirmektir. Mükemmelliğe ulaşmak Tanrılığın GERÇEK anlamıdır ve her zaman için aslen bu anlama gelmiştir. Her şeyi kaplayan bir gökyüzü babacığıyla, herhangi bir şeye “kul” olup tapınmayla veya benzeri bir şeyle hiçbir ilgisi yoktur. Kadimlerin hepsi, Tanrılığın kişinin kendisini mükemmelleştirmek anlamına geldiğini biliyordu. Satanizmin amacı mükemmelliğe ulaşmaktır – bu kişinin mükemmelleşmesi, türün mükemmelleştirilmesi, çevrenin mükemmelleştirilmesi ve en nihayetinde mükemmelliğimizi başka türlere ve güneş sistemlerine yaymak anlamına gelir. Büyümek bu demektir. Şeytan’ın da dediği gibi “Hayatın anlamı, kendini ve evreni iyileştirmektir.“.
Tanrılarımız da bizi kendi mükemmelliklerini başka galaksilere ve güneş sistemlerine yayma uğraşları sırasında yarattılar. Bir nevi onların tohumuyuz. Ama ne yazık ki binlerce yıl önce güneş sistemimiz başka bir uzaylı kollektifi tarafından işgal edildi, ve onların amacı bizim büyümemize yardım etmek değil, köleleştirmekti. Onlar yüzünden Tanrılarımız adaletsiz bir şekilde tiksinç canavarlarmış gibi gösterilerek aramızdaki bağ kopartılmaya çalışıldı. Buna rağmen tamamen başarılı olamadılar, olamayacaklar da. Yaratıcılarımız olan Demon’lar ile aynı amaca sahibiz – kişinin, çevrenin ve türün büyümesi, evrilmesi ve mükemmelleştirilmesi. Bu yolun ismi Satanizm’dir çünkü biz Şeytan (Satan) tarafından yaratılmış olup Onun genetik ve metafiziksel esansına sahibiz. Onun sayesinde Tanrılığa ulaşmaya kadar giden ilerleme potansiyelimiz var.
Tüm otantik, meşru ruhani pratiklerin (yani orijinal dinlerin) nihai noktası da insan evriminin tamamlanmasını sağlamak, yani çoklubeden kompleksinin mükemmelleştirilmesidir – buna Magnum Opus, yani Büyük/Yüce Uğraş/Yapıt denir. Her halükarda Satanizm, Magnum Opus’u tamamlayıp Tanrılığa ulaşmanın en etkili, verimli ve rafine edilmiş yoludur. Hatta Satanizm, kadim atalarımızın -Paganizm gibi farklı isim ve kültürler altında- pratik ettiği şeyin ta kendisidir. Tanrılığa ulaşmak için günümüzde başka bir “yol” bulmak zor veya imkansız olacaktır, zira dünyamızı saran İbrahimi kontrol programlarından ötürü bir nevi “hapishane gezegende” yaşıyoruz ve elle tutulur şekilde ruhani ilerleme yapmak “sıradan insanlar” için “yasak”tır. O yüzden tek başına ilerlemeye çalışmak, kişiyi insanlığı aşağıda tutmak isteyen düşman kollektifinden herhangi bir etkiye ve saldırıya açık ve çoğunlukla savunmasız bırakacaktır. Buna kıyasla Satanizm hem kişiyi Tanrıların koruması ve rehberliği altına alır, hem de tüm insanlığın özgürlüğü için mücadele etme, bu mücadelede kendini de daha da özgürleştirme imkanı kazanır. Zaten kişi o ya da bu şekilde Satanizm dışında ilerlemeyi başarsa bile, insanlığın geri kalanına hiçbir katkı sağlamayacaktır. İnsanlık olarak sosyal bir türüz ve ya birlikte yükseliriz, ya da birlikte batarız. Satanizm sadece kişinin değil, toplumun da bekâsını öngören en iyi sistemdir.
Ve tekrar söyleyelim; hayır, Satanizm kötücüllük, sapıklık, kurban verme veya kırmızı derili, boynuzlu bir keçi adama ve hatta başka herhangi bir şeye tapınmakla veya gereksiz yıkımla ve ölümle ilgili değildir. Hatta Şeytan’ın Kendisi de hak eden tüm canlılara saygılı olunması ve herhangi bir şeye düşüncesizce zarar vermekten sakınmamızı öğütlemiştir. Satanizmin çekirdek niteliğinde özeti, bu üç soruya verilen cevaplarla budur; çoklubeden kompleksini mükemmelleştirirken aynı zamanda doğaya, insanlara, hayvanlara saygı göstermek ve bunlara elimizden geldiğince destek vermek. Gerçek “İlahi Logos” budur.
Güç Meditasyonu nedir?
Güç meditasyonu, günümüzde konuyla haşır neşir olsun olmasın ortalama insanın aklına “meditasyon” denilince gelen şeyden farklı bir olgudur. Güç meditasyonu derken sadece oturup “zihni boşaltma” (ki buna Boşluk/Farkındalık Meditasyonu denir) pratiğinden bahsetmiyoruz. Sadece bu meditasyonun da iradeyi güçlendirmek gibi belli faydaları olsa da, meditasyonun asıl amacı bu değildir. Aslen meditasyon, kişinin ruhunun ve zihninin güçlerini uyandırma amacı taşımaktadır. Farkındalık Meditasyonu da kişinin irade ve odak gücünü arttırma gibi yararlar sağlar tabii, ancak nasıl spor yapmaya zihinsel olarak hazırlanmak kişinin kaslarını güçlendirmiyorsa sadece, Boşluk/Farkındalık Meditasyonu da kişinin enerji bedenini güçlendirmez.
Asıl yapılması gereken, Tanrıların bize antik çağlarda da öğrettiği gibi enerji merkezlerini açmak, bedenimizin etrafındaki biyoelektrik alanını (aurayı) güçlü ve temiz tutmak ve bedeni, zihni ve ruhu daha da gelişmiş, dönüşümsel ruhani çalışmalar ve tecrübeler için hazırlamaktır. Bunlar sadece popüler anlayışıyla “meditasyon”la değil, Güç Meditasyonu ile olur. Bu konuda en sağlam, güvenli ve dengeli çalışmalar da bizde bulunmaktadır, ve uygulamak için Satanist olmanız gerekmemektedir. Neyden bahsettiğimizi deneyin görün, pişman olmayacaksınız.
“Normal” Meditasyon ile Güç Meditasyonunun farkı nedir?
“Normal” meditasyonun güç meditasyonundan farkı güç meditasyonunun metafiziksel etkileşimin tüm temel yönlerini ele almasıdır. “Normal”, güç meditasyonu olmayan meditasyon genel olarak size anlamı bilinmeyen, tuhaf sesli kelimeleri zikretmenizi söyleyecektir. Belki başka, felsefi bir yaklaşım size bir şey imgelemenizi söyler. Bunların yanında başka bir yaklaşım ise size sadece bir şeyler hissetmenizi ve yukarıdaki diğer hiçbir şeyi yapmamanızı söyleyebilir.
Güç meditasyonu farkını burada belli eder. Güç meditasyonunda imgelemeyi, zikretmeyi ve hissetmeyi (ve daha fazlasını) aynı anda yaparsınız. Bunların hepsi yapmakta olduğunuz ruhani çalışmaya özel faydalar ve özellikler katar. Görselleştirme (yani imgeleme) tinsel, akışkan diye tanımlanabilecek “madde”nin (buna sadece prana, vril veya enerji de denebilir) çalışmanızın başarılı olması için gereken metafiziksel yolu oluşturmasına izin verir. Zikir çekmek (veya aramızdaki deyişiyle mantra titretmek) ise tinsel bedenin (yani ruhun) organlarına dimdirekt bir şekilde titreşim vermek ve bu sayede biyoelektrik ve belli özelliklere (kullanılan rüne/mantraya göre değişen) sahip enerjiler yükseltmenin bir yoludur. Son olarak da hissetme, etkilemek istediğiniz vücut organı veya nesneye farkındalığı yöneltmeye yarar. Bu önemlidir, zira enerji dikkatin gittiği yere akar. Bazı güç meditasyonlarında aynı zamanda nadi‘leri (basit tabiriyle enerjetik “damarlar”, yollar) bağlamak için belli mudra‘lar (el hareketleri) da kullanırız. Bunların hepsi Astaroth’un 8 Yönlü Yolu‘na dahildir (buradaki linkte hem güç meditasyonları, hem de Astaroth’un 8 Yönlü Yolu hakkında bilgi bulunmaktadır), bunlardan ne kadarını pratiğimize dahil edersek o kadar hızlı ve güçlü gelişebiliriz. Genel olarak sunduğumuz güç meditasyonları bunları genellikle içeren egzersizler sunuyor.
Aynı zamanda güç meditasyonlarına olan, sadece Spiritüel Satanizme has bu odak -ve bunların uygulayan istisnasız herkesin de her şekilde tasdikleyebileceği şekilde bu meditasyonların işlevselliği ve kişinin sadece gücüne değil; sağlığına, mutluluğuna, zihinsel berraklığına ve genel ruh haline etkisi de düşünüldüğünde- bu yolun ne kadar otantik olduğunu kanıtlar nitelikte. Aynı şekilde bizle benzer veya aynı çizgideymiş gibi görünen ama ruhani gelişime özellikle odak sağlamayan, bir tür olarak içinde bulunduğumuz ruhani savaşı tanımayan veya tanısa da bu savaşı insanlığın lehine döndürmeye yönelik uygun çalışmalar yapmaya tembellikten, bilgisizlikten, zayıflıktan veya direkt habislikten ötürü tenezzül etmeyen güruhlarla aramızdaki en büyük fark güç meditasyonları ve günlük hayatımızın parçası olmuş, “öteki” ve “öte”leştirilmeyi, çok “ulvi” ve “nadiren olacak” bir şeymiş gibi gösterilmeyi bırakmış majikal (büyüsel) çalışmalarımızdır.
Kesin olduğunu nasıl anlarım? Bunlar saçmalık veya placebo değil mi? Modern bilime göre böyle iddialar saçma değil mi?
Değil. Satanizme giriş olarak yazdığımız ilk yazımız Spiritüel Satanizm 101‘de biraz dokunduğumuz işin bilimsel kısmına burada daha da dokunabiliriz.
Bahsi geçen araştırma; http://journal.frontiersin.org/article/10.3389/fnhum.2014.00146/full
Bu ve bu tarz araştırmalar görebileceğiniz üzere bilimsel araştırmalardır, ve bilimsel araştırmalarda kontrol grubu denen denekler sayesinde herhangi bir “müdahale”nin (yabancı literatürde intervention diye geçer, bu konuşma dilindeki müdahale değildir. Örneğin bir ilacın faydasını ölçmek için deneklere o ilacın verilmesine bir “müdahele” denir. Yani kısaca denek üzerinde etkisi ölçülmek istenen uyaranlara müdahale deniyor. Meditasyon veya yoganın faydasını ölçmek isteyen araştırmalardaki müdahale, meditasyon ve yogadır) etkilerini placebo veya ortamdaki başka uyaranlar gibi etkilerden tamamen izole bir şekilde ölçme imkanı doğuyor. Kısaca bilim dünyasında kanıtlı şeyler genellikle “uydurmasyon” değildir “placebo etkisidir yaa”yı zaten bilim adamları düşünüp placebo olmadığına emin olmak için önlemler almıştır. Bilim bu şekilde ilerler. Materyalistik eğilimlerinden ötürü modern bilim belli sorunlara sahip olsa da bilimsel yöntemi uygulamak, hemen her konuda işe yarar bir yöntemdir. Sunduğumuz verilerin meşruiyeti de buna dayanıyor. Bu olguya rağmen ısrarla “bana ne, bunların hepsi placebo’dur, kesin ip var” diyecek herhangi bir insan, bu noktada artık ya kötü niyetlidir, ya da bilimsel araştırmanın, bilimsel sürecin nasıl işlediğini bilmiyordur. Bu tarz dogmatizmlerden uzak durmak hayatınızı çok daha zengin kılacaktır, garanti ediyoruz.
Bunun üstüne bir de Şeytan’ın ismini zikretmenin bizi daha mutlu, zeki, hatta “genç” yaptığı gerçeği de cabası. https://wholesomeresources.com/1862/1862/
Aynı zamanda çok önemli bir noktaya gelecek olursak, sadece zihnimizin gücünü kullanarak “ışık” yaratabildiğimiz de yadsınamaz bir bulgudur. Bir araştırmada, denekler sadece zihinlerinin ve ruhlarının gücüyle bir bölgedeki fotonların (ışığı oluşturan temel parçacık) sayısını iki katına çıkarıyorlar. Bu “bölge” de öyle aynı odada, aynı binada falan değil, 7,330 kilometre uzakta. Bu araştırmaya da şuradan ulaşabilirsiniz: https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2625527
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21457072
Satanizmin İslam’dan farkı ne?
Günümüzde, yüzyıllardır ruhaniyetten tamamen soyutlanarak yaşadığımız, yaşatıldığımız için belki burada anlatılanlar özellikle de daha “rasyonel”, materyalist insanlara tuhafolağandışı, imkansız, deli saçması gibi gelebilir. Veya sık sık duyduğumuz gibi “Al işte, Satanizm dediğin de İslam/Hristiyanlık/[Başka bir İbrani ölüm tarikatı] ile tıpatıp aynı, en ufak bir fark bile yok!” gibi çıkışlar yapabilirler. Önce ikinci iddiaya cevap verecek olursak; Şeytan adına canlı bombalar yok, kadınları evlerine kapatma veya küçük çocuklara tecavüz etme yok, kör bir şekilde boyun eğme veya köle gibi tapınma yok. İnanç bile yok. İbrahimi inançlara din dememe sebeplerimizden biri de budur. Orijinalinde din, doğal ve Ebedi Gerçeklere dayanan, objektif olarak kanıtlanabilen, bilimi destekler ve bilim tarafından desteklenir nitelikte ruhani sistemlere denirdi. Bunları savunan Satanizm ile dünyaya acı, baskı ve ölümden başka hiçbir şey getirmeyen İbrahimi inançları aynı kefede tutmak cehaletten de öte hakarettir. Bu tarz söylemlerde bulunan insanların bir kısmı hala iyi niyetli olabilir, böyle konuşmalarının sebebiyse “din” diye tek öğretildikleri şey olan İbrahimi inançlardan zaten canları bezip ayrıldıktan sonra “din” adı altında başka her şeye kapanıyorlar, ve nispeten haklı olarak deli saçması buluyorlar. Doğal, çünkü bu tarz insanlara din adı altında kölelik, baskı ve vahşet dışında hiçbir şey gösterilmedi.
Ancak Spiritüel Satanizm’de biz böyle yapmıyoruz. İster Satanizm ile içli dışlı olun, ister Satanist olmayın, açık fikirlilikle sunduğumuz egzersizleri ve teknikleri denerseniz (bilimsel verilerin de gösterdiği üzere) kesinlikle fayda sağlayacaksınız. Satanizm’in amacı da budur, doğal kanunlarla uyumlu bir şekilde hem kişinin, hem toplumun pozitif bir şekilde, gerek ruhani, gerek de maddesel olarak dönüşümü ve yükselmesi. Bu yüzden şüphelerinizi ve bezginliğinizi anlıyoruz, ama deneyip görmek veya ebediyen sizden “yüksek” güçlerin egemenliği altında, onların yoksun merhametinde kalmak tamamen sizin seçiminiz. Biz Satanistler insanları kesinlikle zorlamayız, ama düşman için aynı şeyi söyleyemeyiz. Tavsiyemiz, hala şüphedeyseniz kendinize bir iyilik yapın ve en azından meditasyonu istikrarlı bir şekilde deneyin. Pişman olmayacağınızı garanti ederiz. Katılmazsanız da kafanızı kesmeyiz, YHWH kollektifi gibi ruhunuzu yemeyiz, cizye almayız, söz! 🙂
[su_divider text=”Yukarı Çık” style=”dotted” size=”8″ margin=”30″]
Zion (Siyon)/YHWH/Jehova nedir?
Yahweh Kollektifi tarafından kendi amaçları için kullanılan tinsel enerji vorteksinin ismi Zion’dur. Buna bazen Yahweh, YHWH, YHVH, Jehova, Yehova, ve Allah da denir. İncil’de “Tanrının Şehri” ve “Cennet” diye geçen şey de budur. Bu yapının ana amaçları; içinde hapsolan tüm ruhların Prana’sını (yani hayat gücünü, enerjisini) emmek ve de ona tapanlardan farklı metodlarla (dua etme, namaz kılma, tapınma, inanç sebepli savaşlarda ölenler, Kosher ve Helal adı altında “dini” kurbanlar (ki bunlar hayvandan gelen acı ve ölüm enerjisini maksimize etmek için hayvana uzun süre can çekiştirmeyi gerekli gören hayvan öldürme yöntemleri) ve ritüelistik kurbanlar) sömürülen enerji ve bu insanların ruhları için kapasitör görevi görmektir. Yahweh Kollektifinin amaçları ve bu amaçlarına ulaşmaları için anahtar görevi gören bir yapıdır, zira bu yapı onların gezegenlerarası fetih uğraşlarını hayatta tutan Prananın ana kaynağı olup aynı zamanda da onlara tapınarak ölenlerin ruhlarının asimile olacağı yerdir de.
Homoseksüellik, biseksüellik falan, bunların olayı ne?
Bu bireylere (GBLT) genel bir terim olarak Üçüncü Cinsiyet (gerçekten üçüncü bir cinsiyet olmadığının farkındayız, bu kalıplaşmış bir tabirdir) deriz. Üçüncü Cinsiyet kadim toplumlarda her zaman için yüksek, onursal pozisyonlara sahiplerdi. Bunun sebebi ruhlarındaki eril ve dişil enerjetik özelliklerin dengesindendi(r). Heteroseksüellerin üreme gibi işlerle meşgul olduğu sırada Üçüncü Cinsiyet bireyleri de orijinalinde yaratıcılıklarını sanat, bilim veya felsefe gibi çok önemli ve yüce uğraşlara akıtırlardı. Aynı zamanda azılı, kudretli, cesur savaşçılar oldukları bilinirdi. Heteroseksüeller de, Üçüncü Cinsiyet bireyleri de çok önemli. Cinsiyetler arası denge mükemmelleştirilmiş bir toplum için çok önemlidir, ve bu Üçüncü Cinsiyeti de içerir. Üçüncü Cinsiyet bireylerin genellikle “çocuk yapmadığı” için “türümüzün devamına katkı sağlamadıkları” gibi iddialarda bulunacaklar dünyadaki insan nüfusuna bakabilirler. 76 kişi değiliz, 7,6 milyar kişiyiz. Soyumuzun tükenmesi gibi bir durum söz konusu değil, dünyayı kurtardığımız sürece de asla olmayacak. Bununla birlikte, insanlık sadece sol beyin (mantık, materyalizm) ve acımasızca pragmatizm ve verim odaklı bir makine değildir, zerafet ve yaratıcılık da çok önemlidir. Kaldı ki türümüzün bekâ sorunu olarak önümüzde sadece belli bir etnik grup bulunmakta, dünyayı onların demir pençesinden kurtardığımız sürece kim kimle hangi yatakta ne yapıyor gerçekten bizi bağlamaz.
Düşman programları (İbrahimi inançlar dahil) tam da bu yüzden Üçüncü Cinsiyet bireylerini ve kadınları bu kadar aşağılayıp baltalamaya yönelmiştir. Aynı zamanda da LGBT (bizim aramızdaki Üçüncü Cinsiyet bireylerine GBLT deme sebeplerimizden biri de bu Yahudi odaklı toplulukla Satanik, doğal ve Gerçek halini ayırmaktır), feminizm gibi yine tamamen kendi tekellerinde ve kontrollerinde olan topluluklarla da kadınlara ve Üçüncü Cinsiyet bireylerine özgürlük ve eşitlik sağlayacaklarını vaat edip onları kendi amaçlarına alet etmişlerdir. Bir yandan “ibnelerin” sapık canavarlar, kadınlarınsa kontrol edilmezlerse çocuk veya egoist birer pislik olduklarını -elbette ki sadece kendi düşünceleri, ve Satanizm’de böyle şeylere tolerans yoktur- söyleyen İslam ve benzeri ideolojiler, bir yandan da bu tip insanları alıp gerçekten de bu sahte “din”lerin çizdiği nefret portresine çok benzer şekillere sokup onlarla kapıştıran feminizm veya Kültürel Marksizm gibi ideolojiler. İki tarafı da ortaya karşı kışkırtmak – Yahudilerin tipik böl ve yönet stratejisi. Ama aslında “Yahudilenmemiş” bir toplumda “üç” cinsiyetin arasındaki denge de sağlam, güçlü ve birbirini destekler niteliktedir. Hayvan krallığında da sıkça gördüğümüz bu çeşit eğilimlerden nefret edenler varsa, üzgünüz ama bunun tek sebebi İbrahimi/Yahudi programlanmanızdır. Ve istisnasız diğer her Yahudi programlaması gibi, bundan da kurtulmanızı tavsiye ediyoruz.
Seksin ruhani etkileri nedir?
Seks iki ruhun ve bunların biyo-enerjetik alanlarının ve devrelerinin birbirine karıştığı, yüksek derecede metafiziksel bir olaydır. Bu çoğu bağdan daha derin enerjetik bağlar yaratır. Tinsel enerjileri görebildiğiniz seviyeye çıkınca bu bağları kendiniz de görebilirsiniz. Sadece öpüşmenin bile böyle enerjetik implikasyonları vardır. Bu tekeşliliğe yönelmiş kişiler için sorun yaratabilir, zira varolan bağlar yeni bağlar kurmayı veya kurulan daha yeni bağlara güvenmeyi zorlaştırabilir. Günümüzde pek çok ailenin disfonksiyonel olması bu yüzdendir; zira geçmişten kalan enerji bağları bir çiftin gerçek anlamda bir “çift” olmasını neredeyse imkansız kılmaktadır.
Herkesle ve herhangi bir kimseyle seks yapmak Yahudiler tarafından özellikle de Batı kültürlerinde empoze edilen bir şeydir, çünkü onlar bunu biliyor. Ama bu bizim ülkemizde de etkilidir. Basit bir kanıt isterseniz radyoyu açıp Goldberg Plak Şirketinin (lütfen Google’da böyle bir şirketi aramayın, Goldberg popüler bir Yahudi soyismidir ve medyanın her alanında üst düzey koltukları tutmuş olan Yahudilere gönderme yapıyoruz) çıkardığı en yeni siyahi “sanatçının” seks ve madde kullanımı hakkındaki sanatsal, “süper”, “patlıyooo”, “aşmış” son rap şarkısını dinleyebilirsiniz. Böyle şarkılardaki sözler zihne afirmasyon (olumlama) şeklinde etki eder. Bu yüzden savunma mekanizması zayıflamış “dışarıdakiler” de şarkı sözlerini birebir taklit eder; yani kulüplere gidip ruha, zihne ve bedene zararlı maddelere gömülüp ondan sonra da yakaladıkları ilk insanla seks yapmak şeklinde.
İnsanların cinselliklerini nasıl yaşadığı, demin bahsettiğimiz gibi bizi çok bağlamamaktadır. Ama her açıdan zararlı bir davranış söz konusu olduğunda insanları uyarmak ve mümkünse daha sağlıklı, en nihayetinde daha mutluluk verici ve doğal yollara yönlendirmek bizim görevimizdir. Nihai olarak bu tarz konularda seçim kişinin kendisine aittir. Tasdiklemediğimiz bir şey olsa bile, toplumun bekâsına tehdit niteliğinde bir şey olmasa bile, sadece bize ters geliyor diye kimsenin kafasını kesmek gibi bir derdimiz veya olayımız yoktur. Sorumluluğu sorumlulara verin (“Responsibility to the responsible”).
Succubus/Incubus nedir?
Satanik Demon’lar Tanrılığa ulaşmış, uzaylı Nordik Tanrılarıdır, ve Tanrılık da evrimin en üst basamağıdır. Succubus’lar ve Incubus’lar orijinal tanımlarıyla insanlarla ilişkiye girmeye müsait Satanik Tanrılardır. Pek çok açıdan insanlarla ilişkiyle karşılaştırılabilir ama Tanrı olduklarını düşünürsek sıklıkla daha iyidirler. Aşk, sevgi, ilgi, yakınlık, düşüncelerin paylaşımı, muhabbet gibi şeylerin hepsi -psişik olarak açık olunduğu takdirde- vardır. Cinsellik de dahil, eğer dileğiniz buysa. Tanrılarla bir ilişki kurmanın faydaları da muazzamdır. Birincisi size değer verdikleri için ruhsal gelişiminize ve en nihayetinde onların seviyesine çıkmanız yolunda size yardımcı olurlar. Astral hislerinizi açmanıza ve bu şekilde onları görüp hissetmenize yardımcı olurlar. Tabii yararlar burada bitmiyor, ama söylediğimiz gibi ruhani olarak gelişip Tanrılığa ulaşma yolunuzda size yardımcı olurlar. Bu modern succubus tanımına (yani ruh emen, seks ve enerji bağımlısı, hayvandan pek de zeki olmayan nemfoman parazitler) zıt zıtta terstir. Bu tanım da zaten YHWH kollektifi sayesinde, İbrahimi kaynaklardan böyle şeyler görüp kanacak kadar tecrübesiz ve bilgisiz zihinleri kirletip köleleştirmek için yayılmıştır. Tanrılarımız ve Tanrıçalarımız ruh yiyen, cinsel enerji içen yaratıklar olmak şöyle dursun, kutsiyetin ve güzelliğin en üst oktavından varlıklar olmalarına rağmen bizi kusurlu insan halimizle kabul edecek kadar zariftirler de.
Tanrılarla bu şekilde ilişkiler kurmayı, kendisine “çok absürt” gelmesinden başka hiçbir sebep olmamasına rağmen tamamen reddeden, imkansız gören, dalga geçen insanlara genelde Türkiye’de Satanik olduğunu iddia eden bazı kişi ve güruhlarda rastlanabilir. Genellikle bu tarz kişi ve güruhlar, gerek pratikleri (veya pratik yoksunlukları), ideolojileri ve genel hayata bakışları itibariyle Spiritüel Satanizm’le alakaları olmamalarına rağmen Satanizme ilgi gösteren insanların içine şüphe düşürebiliyorlar. Tanrılarla romantik ilişki demenin biraz sıradışı olduğunun tamamen farkındayız; ancak küresel çapta faaliyet gösteren veya yurtdışında kabul gören, tanınan Sağ veya Sol Elci neredeyse hiçbir ekole böyle şeyler ters veya imkansız gelmemektedir. Tanrılarla düzenli, hatta sık iletişimin, ve uygun görürlerse onlarla ilişki kurmanın normal ve olağan şeyler olduğu dünyadaki okültistler tarafından biliniyor kısaca. Ancak galiba içinde bulunduğumuz kültürden ötürü tuhaf bir fikir gibi gelse de, bu vardır. Doğru şartlar altında evokasyon (“çağırma”) yapıldığı sürece iletişimde pek bir sınır olmadığı gerek küresel çaptaki Spiritüel Satanistlerin, gerek başka okültistlerin bildiği bir gerçektir.
Bu olguya “inanmayan” Türkler arasında o ya da bu sebepten ötürü genellikle Ayetler ve Gerçekler Kitabı gibi kitaplara tamah eden insanları görüyoruz, diğer çoğu insan gerekli araştırmayı yapınca durumu anlamakta. Bu kitaba ve benzerlerine inananlar içinse size durumu kendi kitabınızdan da tasdikler cümle bütünleri bulunmaktadır, örneğin Gerçekler Kitabı, 2. Bölüm 19 gibi. Burada mecazi konuşulduğunu düşünenler olursa direkt birinci tekil kişi kullanılan 2. Bölüm, 17. ayet fazlasıyla yetip artacaktır.
Ve hazır bu kitapların konusu açılmışken…