“Mekke’de bulunan, İslamiyetin en kutsal tapınağı olan Kâbe orjinal olarak bir Şiva tapınağıdır. Danielou’nun da söylediği gibi Mekke, Hindistan’dan gelen Brahmanistler tarafından yapılmıştır. Kuran’ın kapağındaki Arapça yazılmış 786 sayısı olan sembol bile aslında AUM’un bir sembolüdür. Sri-Lanka’da Kâbe-lishwaran (Kaabe-lishwaran) diye adlandırılan, Lord Şiva’ya ait bir tapınak bulunmakta. Bunun anlamı da [diğer tüm tapınaklarda olduğu gibi] bu tapınağın da Büyük Uğraş (Magnum Opus) için simyasal bir diyagram olduğudur. Ayrıca böyle tapınakların içinde de kara bir taş ya da başka bir deyimle “Siva-Lingam” bulunur. Daha önceden daha büyük bir Lingam taşı olup kökenlerini gizlemek için günümüzdeki şekline yontulan Mekke’deki Kâbe‘deki taşla aynı. Hindistan’da insanlar hala Lingam etrafında 7 kere dönmektedirler. Mekke’de de aynı şekilde insanlar Kâbe etrafında 7 kere dönerler. Ama İslam bu dönüş hareketlerinin yönünü ters istikamette olacak şekilde değiştirmiştir. Ve hala günümüzde Kâbe‘ye giden müslümanlar tıpkı Şiva tapınağındakiler gibi beyaz elbiseler giymektedirler.
Hindistan’da, Brahma’nın kaidesi sekiz köşeli yıldız şeklindedir, bu da mükemmelleştirilmiş ruh ve Güneş Çakrasından çıkan 8 ışık ışınını ve bunun Şiva’nın 6 köşeli yıldızıyla karın bölgesinde, aşağı bakan Güneş Çakrası ile yukarı bakan Sakral Çakrasının birleşimini, yani ateş ile suyun birleşimini temsil eder. Bu yüzden “Si” “ateş”, “Va” da “su” demektir zaten. Ve bu yüzden de Mavi Tanrı (Şiva) pek çok yantrada Güneş Çakrasında tasvir edilir.
Kâbe’nin ortasında duran kaide olan “Makam-ı İbrahim” de aynı sekizgen şekle sahiptir. Aynı zamanda merkezde bulunur, zira Güneş Çakrası ruhun merkezinde bulunur, ve Güneş de güneş sistemimizin merkezindedir.
Kâbe‘de de siyah küp La’yı, maddesel bedeni oluşturan 4 elementin Tamos’ta, veya Magnum Opus’un “siyah” aşamasında saflaştırılıp Satva Guna, veya Beyaz şekle geçmesini simgeler. Şiva bu aşamaya da hüküm sürer [Şiva’nın üç uçlu mızrağında da gösterildiği gibi diğer 2 aşamayla birlikte 3’ünü de Şiva temsil etmekte ve hükmetmektedir]. Zira bu yıkım ve çözülme aşaması Tanrısallığın Özgürleşmesini sağlar. Bu konudaki Tantra’lar da bu noktada Jiva’nın Şiva’ya, veya Tanrı-insan’a dönüştüğünü belirtir (yine insanın tanrılaşması için bir alegori).
Sahte, veya kutsiyetten uzak ego, saflaşmamış ve kirli elementlerin ve bunların uzun zaman boyunca birikip şartlanmış olan karmik özelliklerinin eseridir. Bunların hepsi son çözülme evresinde saflaştırılır ve yeni ve “süperbilinçli” [Jiva’dan Şiva’ya] duruma geçilir. Bu pek çok farklı şekilde sembolize edilmiştir. Sayar-ul-okul’da -ki bu eser Antik Arabistan’ın adetleri ve kültürleri hakkındaki en önemli antoloji olarak kabul edilir- şu yazar: “Va Ahlolaha Azaha Armiman Mahadev o Manazel I lamuddine Minjum Va Satyattaru!” Bunun tercümesi de şudur: “Kişi Mahadev’e sadece bir kez bile tapınacak olursa [tapınma hakkında makalenin başında söylediklerimizi hatırlayın] haklılığın ve gerçeğin yolunda en yüksek pozisyona erişebilir.” Mahadev Şiva’nın (Şeytan’ın) önemli ünvanlarından biridir. Bundan da görülebileceği üzere İslam düşman tarafından yaratılmadan önce Arabistan’da yaygın şekilde takip edilen Tanrı Şiva’ydı. İslam ve Hristiyanlığın sahte dinler olduğunu görüyoruz.“
– Yüksek Rahip Don Danko
Kâbe, “hacerül esved” taşı ve hac tamamen Pagan kökenlidir. İslam diğer her şeyi çaldığı gibi bunu da çaldı ve sonra kendi emellerine göre bozdu ve değiştirdi. İslam bir yalan ve aldatmacadır.
Bu yazımızda ruhani terim ve kavramlara ve sembolik açıklamalara istemeden de olsa fazlasıyla ağırlık verdiğimizi biliyoruz, ve siz sevgili okurlarımızdan bizi idare etmenizi rica ediyoruz. Türkçe’ye uyarlanabilecek tüm kavramları sınırları zorlayarak uyarlamamızdan sonra bile elimizde kalan kavramlar bunlar. Ama karmaşık gibi gelse de bu terimlerin pek çoğu basit bir Google aramasıyla bile anlamları ve önemleri keşfedilebilecek terimler.