Bu bir Spiritüel Satanizm Türev İçeriğidir. Omurga metin.
İslam inancında Kâbe, güya inançlarının merkezi, Müslümanların en “kutsal” mekanı ve hac yaptıkları yerdir. Şaşırtıcı ki bu mekan aslında Pagan Tanrılarına ibadet etmek için (ki “ibadet” veya “tapınma” da çağlar boyunca anlamını çok yitirmiş, bozulmuş bir kelimedir. Burada bahsedilenin günümüzdeki anlayışta olduğu gibi köle gibi eğilip kalkma ile uzaktan yakından ilgisi yoktur) inşa edilmiş bir Pagan Tapınağıdır. Eskiden Kâbe’nin duvarlarına birçok Pagan Tanrısının isim ve sembollerinin kazınmış olduğu söylenir. Bunlardan birisi de Al-İlah ünvanını taşıyan Mezopotamya Ay Tanrısı Sin/Nanna’dır. Sembölü hilal ay ve yıldızdır:
İslam’ın sahte “tanrı”sı Allah’ın isminin nereden çalındığı açıkça ortadadır. Antik Orta Doğu’da Al-İlah ünvanı bir bölgenin veya kabilenin en yetkili tanrısına verilirdi, ve anlamı sadece “üstün tanrı” demekti. İslam bunu çalarak olguyu bozdular ve Pagan Tanrılarına dair tüm bilgileri silip yerlerine kendi kurmaca İbrahimi öcülerini koydular. Bu konuda daha fazla bilgi için bu ve bu yazılarımıza bakabilirsiniz.
Çalıp bozdukları çoğu ruhani olgu aslında benzetmeye dayalı şeylerdir, Güç Meditasyonları ve ruh ile ilgilidir. Mesela tapınak ruhu ifade eder. Dünyanın her tarafındaki birçok Antik Pagan tapınağının tasarımlarında simyaya çok yer verilmiştir, ve genellikle ruhani aydınlanma sürecinin fiziksel bir temsili niteliğindeydiler. Kâbe de küp şeklindedir. Küp şekli, dört sütunuyla birlikte ruhu ifade eder. Bu yüzden bu küp şeklinin üzerine Tanrıların isim ve sembollerinin kazınması, aydınlanmaya ulaşmak için ruhla yapılan meditasyonlar anlamına gelmektedir. Bütün bunları açıkça kavrayabilmek için birisinin sadece kutsal geometri ve simyasal mimarisiye bakması yeterlidir.
Kur’an’da, Muhammed’in Kabe’de 360 tane Pagan putu bulduğunu ve hepsini yok etmeye giriştiği belirtilir. Yine belirtmek gerek, bu da alegoriktir. Numerolojik açıdan bakarsak 360 sayısı okültte çok önemli bir sayı olan 9’a tekabül eder. 3+6+0=9 olur. Dokuz spirituel olarak çok önemli bir sayıdır çünkü Magnum Opus’a, ya da Ruhsal Aydınlanmaya bağlıdır. Aynı şey dünya çapında çoğu meditasyonda, en belirgin örneği olarak da Doğulu Tantrik geleneklerde kulanılan 108 sayısı için de geçerlidir zira 108’in de rakamları toplamı 9 eder. Bu omuruilikte bulunan 7 ana çakra ve omuzlarda bulunan 2 çakrayla ilgilidir. Bu çakraların hepsi birleşince haç şeklini alırlar. Bu ve İslam’ın çalmış bulunduğu daha pek çok ruhani olgu hakkında buradan bilgi alabilirsiniz.
Bu yüzden Kâbe’de “bulunan” “360” tane put gerçek anlamda heykellerle değil; Ruhla, Çakralarla ve Aydınlanmayla alakalı ruhani bir olgudur. Kâbe’deki putlar = ruh ve çakralar diyebiliriz. Yani Muhammed tarafından yokedilen aslında putlar değil, kutsal ruhani Pagan bilgileriydi. Şimdi okuyacağınız satırlar Eski Yüksek Rahip Don Danko’nun Kabe’nin aslında Pagan kökenli olduğunu daha da açıklayan bir vaazından alıntıdır:
“Mekke’de bulunan, İslamiyetin en kutsal tapınağı olan Kâbe orjinal olarak bir Şiva tapınağıdır. Danielou’nun da söylediği gibi Mekke, Hindistan’dan gelen Brahmanistler tarafından yapılmıştır. Kuran’ın kapağındaki Arapça yazılmış 786 sayısı olan sembol bile aslında AUM’un bir sembolüdür. Sri-Lanka’da Kâbe-lishwaran (Kaabe-lishwaran) diye adlandırılan, Lord Şiva’ya ait bir tapınak bulunmakta. Bunun anlamı da [diğer tüm tapınaklarda olduğu gibi] bu tapınağın da Büyük Uğraş (Magnum Opus) için simyasal bir diyagram olduğudur. Ayrıca böyle tapınakların içinde de kara bir taş ya da başka bir deyimle “Siva-Lingam” bulunur. Daha önceden daha büyük bir Lingam taşı olup kökenlerini gizlemek için günümüzdeki şekline yontulan Mekke’deki Kâbe’deki taşla aynı. Hindistan’da insanlar hâlâ Lingam etrafında 7 kere dönmektedirler. Mekke’de de aynı şekilde insanlar Kâbe etrafında 7 kere dönerler. Ama İslam bu dönüş hareketlerinin yönünü ters istikamette olacak şekilde değiştirmiştir. Ve hâlâ günümüzde Kâbe’ye giden müslümanlar tıpkı Şiva tapınağındakiler gibi beyaz elbiseler giymektedirler.
Hindistan’da, Brahma’nın kaidesi sekiz köşeli yıldız şeklindedir, bu da mükemmelleştirilmiş ruh ve Güneş Çakrasından çıkan 8 ışık ışınını ve bunun Şiva’nın 6 köşeli yıldızıyla karın bölgesinde, aşağı bakan Güneş Çakrası ile yukarı bakan Sakral Çakrasının birleşimini, yani ateş ile suyun birleşimini temsil eder. Bu yüzden “Si” “ateş”, “Va” da “su” demektir zaten. Ve bu yüzden de Mavi Tanrı (Şiva) pek çok yantrada Güneş Çakrasında tasvir edilir.
Kâbe’nin ortasında duran kaide olan “Makam-ı İbrahim” de aynı sekizgen şekle sahiptir. Aynı zamanda merkezde bulunur, zira Güneş Çakrası ruhun merkezinde bulunur, ve Güneş de güneş sistemimizin merkezindedir.
Kâbe’de de siyah küp La’yı, maddesel bedeni oluşturan 4 elementin Tamos’ta, veya Magnum Opus’un “siyah” aşamasında saflaştırılıp Satva Guna, veya Beyaz şekle geçmesini simgeler. Şiva bu aşamaya da hüküm sürer [Şiva’nın üç uçlu mızrağında da gösterildiği gibi diğer 2 aşamayla birlikte 3’ünü de Şiva temsil etmekte ve hükmetmektedir]. Zira bu yıkım ve çözülme aşaması Tanrısallığın Özgürleşmesini sağlar. Bu konudaki Tantra’lar da bu noktada Jiva’nın Şiva’ya, veya Tanrı-insan’a dönüştüğünü belirtir (yine insanın tanrılaşması için bir alegori).
Sahte, veya kutsiyetten uzak ego, saflaşmamış ve kirli elementlerin ve bunların uzun zaman boyunca birikip şartlanmış olan karmik özelliklerinin eseridir. Bunların hepsi son çözülme evresinde saflaştırılır ve yeni ve “süperbilinçli” [Jiva’dan Şiva’ya] duruma geçilir. Bu pek çok farklı şekilde sembolize edilmiştir. Sayar-ul-okul’da -ki bu eser Antik Arabistan’ın adetleri ve kültürleri hakkındaki en önemli antoloji olarak kabul edilir- şu yazar: “Va Ahlolaha Azaha Armiman Mahadev o Manazel I lamuddine Minjum Va Satyattaru!” Bunun tercümesi de şudur: “Kişi Mahadev’e sadece bir kez bile tapınacak olursa [tapınma hakkında makalenin başında söylediklerimizi hatırlayın] haklılığın ve gerçeğin yolunda en yüksek pozisyona erişebilir.” Mahadev Şiva’nın (Şeytan’ın) önemli ünvanlarından biridir. Bundan da görülebileceği üzere İslam düşman tarafından yaratılmadan önce Arabistan’da yaygın şekilde takip edilen Tanrı Şiva’ydı. İslam ve Hristiyanlığın sahte dinler olduğunu görüyoruz.“
-Eski Yüksek Rahip Don Danko
Kâbe, “hacerül esved” taşı ve hac tamamen Pagan kökenlidir. İslam diğer her şeyi çaldığı gibi bunu da çaldı ve sonra kendi emellerine göre bozdu ve değiştirdi. İslam bir yalan ve aldatmacadır.