Tekrar esenlikler sevgili okurlar. Bir kez daha artık okumaktan öğürdüğünüzü tahmin ettiğiniz bir konuyla karşınızdayız: İslam. Biliyoruz, bu konu hakkında son zamanlarda çok yazıyoruz ama inanın yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, 1-3 yazı sonra bir daha bu konudan istisnalar hariç bahsetmemize bile gerek kalmayacak. Bu birkaç kısa aylık periyodu İslam hakkında pek çok gerçek bilgiyle kuşanabileceğiniz ve bu sayede gerçek Spiritüel Satanizme, gerçek ruhaniyete yolculuğunuz sırasında yalanlara kanmamanız için kısa bir silahlanma periyodu olarak görmeniz bu uzun yazıların altından çok daha kolaylıkla kalkmanızı sağlayacaktır. Merak etmeyin; söylediğimiz gibi bu yazı dizisi kalıcı bir konu değişimi değil, sadece bahsedilmesi gereken bu önemli konuları uzun uzun, eksik bırakmadan anlatma. Yakın vakitte yine asıl konumuza dönüş yapacağız. Hadi başlayalım.
Dünyanın gözleri önünde Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler arasında çokça düşmanlık, çatışma ve gerilim sahneleri meydana geliyor. Mütemadiyen birbirlerinin boğazlarına yapışmış ve birbirleriyle çelişki halindeler, veya öyle gibi görünüyor.
Ama bu sahnelerin arkasındaki gerçek çok daha farklı bir hikaye anlatmaktadır. İşin aslı şudur ki İslam, Hristiyanlık ve Musevilik düşman hariç her şey olabilir ve hatta hepsi aynı kaynaktan gelip aynı amaç uğruna çalışıyordur. Az sayıdaki ve sığ farklılıklarının ötesine bakıldığı zaman bu üç inancın aynı şeyin üç “ayrı” yüzü olduğu kolaylıkla görülebilir.
Ortada sadece kişinin alakalı araştırmaları yapması kadar kolayca bulunabilecek fazlaca kanıt var. Yüksek Rahibe Maxine Dietrich Exposingchristianity sitesinde düşmanın iki tarafı da ortaya karşı oynadığını Hristiyanlık ve Musevilik konusunda zaten yazmaktadır, o yüzden burada onun yerine Musevilik ve İslam arasındaki ilişkiye odaklanacağız, zira ülkemizin büyük problemi de Hristiyanlık değil İslam‘dır.
İslam da Hristiyanlık gibi Centilleri köleleştirmek ve ruhani güç ve bilgileri onların elinden alıp Yahudilerin, ya da “seçilmiş azınlığın” eline yerleştirmek için yaratılmış başka bir programdır. Hristiyanlığın işgal ettiği yerlerde neler olduysa aynı şeyler İslam‘ın işgal ettiği yerlerde de oldu. Tüm ruhani bilgiler genel nüfustan alınıp yokedildi ve geriye kalan şeyler de yokedenlerin ellerinde kaldı. Bunun ardından da ruhani bilgilerin kullanımına karşı “cöhönnömdö coyor coyor yonmo” gibi korkunç tehditlerde bulunuldu, ve bunun tıpkısının aynısını Hristiyanlık da yapmıştır. İslam da “sahip olduğu” her şeyi gittiği her yerde yoketmeye çalıştığı Antik Paganizm’den çalmıştır.
İslam‘ın Yahudilerle bağlantısı ve onlara hürmeti Musevilik ve Hristiyanlık’ta görünen bütün (kurmaca) Yahudi karakterler İslam ve Kur’an’da da boy gösterir ve bu sözde “din”in içinde de “peygamber” olarak yüceltilir.
Burada Kur’an’da hürmet edilen kurmaca Yahudi “peygamber”lerinin kısa bir listesini göreceksiniz:
– İbrahim, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Abraham” olarak bilinir.
– Musa, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Moses” olarak bilinir.
– Nuh, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Noah” olarak bilinir.
– Yakup/Yakub, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Jacob” olarak bilinir.
– Ve tabii ki pislik torbası İsa, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Jesus” olarak tanınır.
Aşağıda başka kurmaca Yahudi karakterleri de görebilirsiniz:
– Adem ve Havva, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Adam and Eve” olarak bilinir.
– Habil ve Kabil, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Abel and Cain” olarak bilinir.
– Süleyman, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Solomon” olarak bilinir.
– Lut, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Lot” olarak bilinir.
– Yusuf, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Joseph” olarak tanınır.
– Meryem, Hristiyanlarda ve Musevilerde de “Mary” olarak tanınır.
Buna ek olarak İslam da Kur’an’da yazdığı ve kurmaca Muhammed’in sözde “kabul ettiği” üzere “orijinal İbrahimi/Yahudi dininin” bir “restorasyonu” olduğunu kabul eder. Aşağıdaki kısım Wikipedia‘dan alınmıştır:
“Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası’nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu’da, İbrahim’e dayandığından, her ikisi de İbrahimi(Semavi dinler) olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslamın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam, Yahudiliğe benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.“
Bu pasaj ve alakalı referanslar tek başına olsa bile (ki değil, zira bu konuda yığınla kaynak ve makale var, ve bizim de bu konuya değinmişliğimiz boldur) İslam‘ın Yahudilere bağlı, onların elinden çıkma bir program olduğunu kesin bir şekilde kanıtlamaktadır.
Bakara – 47, Diyanet İşleri Meali:
“Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.”
Bu ifade Kur’an’da başka şekillerde de tekrarlanmaktadır.
İslam‘ın “fethedip” yerleştiği her yerde Yahudileri koruyan yasalar yaratılıp onlara “tapınma özgürlüğü” tanınmıştır çünkü onlar da Müslümanlar gibi “kitap ehlinden (“Ehl-i Kitab”)” gibi görülüyordu, “kitap”tan kasıt da yanlış ve yalan düşman doktrinleridir elbette. Yahudiler Kur’an’a göre “Tanrı”nın kelamını alıp İncil’e kaydettikleri için Hristiyanlar gibi “Ehl-i Kitab”dandır. Kur’an’da onlar için şöyle ifadeler kullanılır:
Bakara – 62, Diyanet İşleri Meali:
“Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir).”
Ama Pagan’lar vahşice katledilip zulme uğramışlardır.
Tabii Yahudilerin İslam‘a girmeyi reddettikleri için kovuldukları veya zulme uğradıkları hikayeler de ortaya çıkmıştır, ama bu “zavallı baskı gören Yahudilerin” ezelden beridir cahil ve bilgisiz Centillerden destek ve sempati kazanmak için yarattıkları yalan ve duygu sömürüsü dolu hikayelerden başka bir şey değildir. Bu da iki tarafı da ortaya karşı kışkırtıp oynatmalarının bir örneğidir. Ki zaten İslam’a göre de Yahudiler üstün ırktır:
Aynı zamanda dikkat çekici bir nokta da (kendisi Yahudi olmamakla birlikte Yahudileri ve Hristiyanları “kaynaştırmak” için çok sayıda uğraşı düşünülünce bariz bir şekilde Yahudilere ve Museviliğe derin bağlantıları bulunan) Papa 16. Benedikt’in Ürdün’e ziyareti sırasında ülkedeki en büyük camiye daveti sırasında kendisinin “İslam‘a derin bir saygı duyduğu” ifadesinde bulunmuş olmasıdır. Aynı zamanda Müslüman ve Hristiyan “birliği”nin önemine değinen bir konuşma da yapmıştır:
http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9400EFDF1231F93AA35756C0A96F9C8B63
Fazladan bir ekleme olarak İslam‘ın ilk olarak yayıldığı Pagan Arabistan’ına tamamen yabancı, ama Musevilikle aynı öğretileri, felsefeleri ve idealleri paylaştığını belirtmek isterim. Bunlara en bariz örnek Monoteizmdir. Bu tamamen Yahudilere dayalı bir öğretidir ve sadece Yahudi/İbrahimi inançları ve bunlar tarafından lekelenen veya bunlardan devşirilen inançlara hastır.
İnsanlığın orijinal ve gerçek dini Paganizm’dir. Kölelere ve köpeklere yakışan Yahudi monoteizm olgusu yabancı ve yanlıştır.
Bunların tamamı yine Yahudilerin Centiller üzerindeki sözde üstünlüğüne dair sübliminal mesaj vermeye yarar. Hristiyanlık’ta da tekrar tekrar bozuk plak gibi tekrar edilen mesajın tıpatıp aynısı. Bu İslam‘ın tıpatıp aynı amaca hizmet ettiğini ve Hristiyanlık’tan farklı veya daha iyi bir tarafı olmadığını gösterir. Aynı zamanda da İslam‘ın ne Hristiyanlığın, ne de Museviliğin kesinlikle düşmanı olmadığını ve olamayacağını kanıtlamaya yeter de artar.
Daha önce de söylediğim gibi dünyanın gözleri önünde oynanan Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler arasında fazlaca düşmanlık, çatışma ve gerilim sahneleri sadece bir göz boyamadan ibarettir. Bunların tek bir amacı vardır: Yığınların dikkatini dağıtmak.
Sokakta yürüyen ortalama “inanan” bu gerçekler konusunda tamamen cahildir ve bu sayede İslam‘ın, Hristiyanlığın ve de Museviliğin “tepedesindekiler”in ekmeğine yağ sürer. Amaçları herkesi birbirlerine kırdırmak, bu sayede de kimsenin perdenin biraz arkasına bakacak ne gücü, ne mecali, ne de aklı kalması; bu sayede de kendilerinin istediklerini istedikleri şekilde yapabilmesi. Bu insanları bölüp birbirine düşürme taktiği sıklıkla politikada da kullanılır.
Tepedekiler (yönetici Yahudiler) Centil halklarının köleleşmesi ve nihai yokoloşuna çalıştığı için bu uyguladıkları böl ve yönet taktikleri bu işe de yarar. İslami ülkelere askerlerini istedikleri gibi gönderip “dinsel savaşlar” başlatarak binlerce, milyonlarca Centili öldürebiliyorlar. Ve İslam‘ı takip edenler ve bazen onların kışkırtmaları yüzünden kaç çatışma ve savaş çıkıp binlerce Centil öldürüldü ve daha da fazlası zayıflatıldı? Bunun İslami tabiri “cihad”dır, eminim biliyorsunuzdur. Centil halkların yokedilişini hızlandırmak için yaratılmış bir yalandan başka hiçbir şey değildir ve bunun yüzünden çatışmaların ortasında kalan Centil halklar gerçekten üzücü bir haldedir. Son derece derin bir şekilde aldatılmış ve cahil olan bu insanlar yardım ve cevap alabilmek için İslam‘a dönüyor ve bu problemleri ilk başta yaratan şeyin kendisinin İslam olduğunun bile farkına varamayıp onların yok olmalarını isteyen yönetici Yahudilerin avuçlarına geri düşüyorlar.
Bu çatışmalar sırasında kaç Yahudi öldü? Neredeyse hiç. Onlar her zaman “kendi halkları” tarafından korunurken BİZİM CENTİL HALKIMIZ yokediliyor. Siyon Liderlerinin Protokellerinden bir alıntı:
“Bizden olanlara dokunmayacaklar, zira saldırı anı bizler tarafından bilinecek ve biz kendimizden olanları korumak için önlemler alacağız.” 11 Eylül “saldırıları”nın olduğu Dünya Ticaret Merkezi’nde çalışan 3000’den fazla Yahudinin o gün işe gelmemesi “””tesadüf””” mü acaba? 🙂
Bunun yanında bu “dini savaş” kisvesi İsrail’in kendisine ait olmayan toprakları ele geçirmesi ve hakkının Centillere ait olduğu topraklarda hak iddia edebilmek için Kur’an ve İncil gibi tarihin sahte, sadece kendilerine uyan versiyonlarını içeren hikayeleri bize empoze etmek için de bir bahane olarak kullanılır. Özgür düşünebilen ve eğitimli her birey “İsrail” diye bilinen ülkenin Yahudilere asla herhangi bir şekilde ait olmadığı ve olamayacağını ve bu toprakların onların asıl sahibi olan Centil halklardan çalındığını bilir. Bu toprakları evi olarak gören Centil halklardan zorla ve kan akıtarak çaldılar.
Tepede bulunanlar insanlığı bir kaos durumunda tutup bu sayede insanlarla istediklerini yapabiliyor ve olayları istedikleri gibi manipüle edebiliyorlar, çünkü kimse onlara dönüp sorgulamıyor. Daha önce de söylediğim gibi ve daha iyi bir örnek olarak politik partileri verelim. Hükümet bazen A Partisine gidip B Partisine karşı düşmanlık aşılıyor, sonra da aynı şekilde B Partisine gidip onlara da A Partisine karşı düşmanlık aşılıyor. Bu sayede iki parti güçlü bir ittifak kurup hükümeti alt etmek yerine hükümetle değil, birbirlerine karşı mücadele ediyorlar. Bu aynı zamanda iki partinin de hükümetin parmağını bile kaldırmadan birbirini aşındırıp yoketmesine yarar. Neden bahsettiğimizi şimdi anlayabiliyor musunuz? Bu insanlar güçlerini korumak için böyle durumları nasıl manipüle edeceklerini çok iyi biliyorlar, ve elbette bu yukarıdaki örnekten çok daha büyük bir ölçekte.
Cahil kitleler tepedekilerin isteklerini yapıp Centillerin yokedilmesi olan nihai amaçlarını yukarıdakilerin kendi parmaklarını bile kıpırdamadan gerçekleştirmelerini sağlıyorlar. Bunun artık durması gerek!
Eğer Centil halklarımız İslam ve Hristiyanlığın sadece yoketmeye yarayan Yahudilerin kölelik programları olduğunu anlayıp uyanırsa bu anlamsız yıkım duracak ve biz de birleşip gerçek düşmana karşı savaşarak haklarımızı, gücümüzü ve bizden çalınan ve hakkımız olan her şeyi geri kazanacağız.
Ve bu noktada Talmud’dan ünlü bir alıntıyı da hatırlatmak isterim: “Mesih geldiğinde her Yahudinin 2800 kölesi olacak.” Şu an bile köleleştirdikleri Centil halklarının her birinin sahip olacağına inandıkları “2800 köle”yi oluşturacağına inanıyorlar. Yahudiler bu kadar ufak bir azınlık ve Centiller onlardan çok daha fazla sayıda ama hala uyuyorken bu zor değil. Amaçları çok belli ama halkların cehaletini sürdürmek için güçlerinin yettiği her şeyi yapacaklar.
Gazze’de meydana gelen savaş da bu yıkım ve köleleştirmenin mükemmel bir örneğidir. İslam‘ın takipçileri İsrail ve Yahudiler tarafından yokediliyor, ama hala İslam‘ı takip ederek aynı Yahudilere tapınma yolunda kandırılıyorlar.
En nihayetinde İslam‘dan fayda sağlayanlar Yahudiler ve İslam‘ın takipçileri acı çekip ezilenler oluyor. İslam‘ın “tanrı”sı Yahudilerin “tanrı”sı da ondan. Bu yeterince “eğitimli” Müslümanlar tarafından bile bilinen bir gerçek.
Ama aslında “Allah” bir Tanrı bile değildir, sadece Yahudi efsunuyla (ki bunun tamamı da ÇALINTI ve bozulmuş Pagan bilgilerinden geliyor. Bu da İslam‘ın ayak bastığı her yerdeki tüm okült bilgilerin hızlıca yokedilmesi ve İslam‘ın takipçilerinin GERÇEK okült bilgileri etüd etmesinin yasak olmasının sebebidir, zira bu güçler tarafından tamamen köleleştirilmek için bunlara karşı cahil olmak gerekir) yaratılmış bir enerji girdabından oluşan bir düşünce formudur. Bu olay yukarılarda da linkini verdiğimiz Exposingchristianity sitesindeki bir makalede de detaylıca anlatılmıştır ve vakti geldiğinde blogumuzda da değinilecektir. Burada Hristiyanlığın “tanrı”sı ve bu inanç hakkında söylenen her şey ikisi de tıpatıp aynı program olduğu için doğal olarak İslam için de geçerlidir. Gerçek okült ve büyüyle uğraşan herhangi bir kimse düşünce formlarının ve enerji girdaplarının nasıl çalıştığını bilir. Bu enerji girdabı da çok spesifik bir amaçla yaratılmıştır ve bir kez varedildikten sonra kendi varlığını sürdürebilmek ve gücünü arttırmak için enerjiyle beslenmek zorundadır. Bu sayede sıradan bir düşünce formundan daha güçlü bir “tanrı formuna” dönüşmüştür. Ama bu şaşalı isim onun sıradan, sadece fazladan gücü olan bir düşünce formu olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir sivrisinek ne kadar kan emip şişerse şişsin yine de sivrisinektir. Ve tıpkı o sivrisinek gibi bu düşünce formu da enerjiden mahrum kalırsa yavaşça sönüp yokolacaktır.
Müslüman/Hristiyan/Yahudi “tanrı”sının durumunda bu düşünce formu Centilleri zayıflatmak ve köleleştirmek ve Yahudilere güç vermek üzere yaratıldı. Ona tapınanların ona ettikleri dualardan, verdikleri kurbanlardan beslenip güçlenir. İslam‘ın durumunda da günde en çok enerjinin yükseltilebileceği belli 5 vakitte olan namaz vardır. Ama ne yazık ki Müslümanlar bu yüksek miktarlardaki enerjileri kendileri için değil, düşman için yükseltip onu beslemektedir. Ki bunun kendilerini de yoketmek isteyen bir düşman olduğunun farkında bile değiller.
Daha önce çok kez söylendiği gibi gerçek ve güce sahip hiçbir Tanrı insanların köle gibi tapınmasına ne ihtiyaç duyar, ne de en ufak bir istek. Tanrı olmak için insanlara veya başka şeylere dayanan hiçbir şey hiçbir şart altında Tanrı olamaz, olabileceği tek şey parazittir. Bu düşünce formu da bariz bir şekilde tüm bu enerjilere ihtiyaç duyuyor, zira varlığını sadece böyle sürdürebiliyor.
Yani kısaca, tüm Müslümanlar bu şeye tapınıp onu besliyor ve bu sayede İsrail’e ve Yahudilere güç veriyor ama Yahudiler onları apaçık yokedecek şey olacaklar. Oldukça ironik, değil mi?
Kur’an’da bitmek tükenmek bilmeyen kurmaca Yahudi “peygamber”lerinin ve karakterlere gösterilen olağanüstü hürmet, Yahudi öğretilerinin öğütlenmesi, Yahudileri yücelten alıntılar ve Yahudilerin “tanrı”sına tapınmaya dayalı onca ifade İslam‘ın sadece Yahudilere tapınma ve yüceltme için başka bir paravan olduğunu ziyadesiyle kanıtlar niteliktedir. Uygun ve gerekli araştırmaları yapan hiçkimse bunu reddedemez.
İslam‘ın “peygamber”i Muhammed (ki kendisi kurmaca bir karakter) de orijinalinde bir Yahudi olarak resmedilmiştir! Bunu çoğu Müslüman bilmez, zira artık bu “peygamber”in herhangi bir şekilde tasvirini göstermek herhangi bir İslami ülkede tamamen yasak ve yasadışıdır; ama kendisi -sözde- Centil halklarımızın yokedilmesinden sorumlu Yahudi öğretilerini ve Yahudi tapınımını öğütlemiş ve yalan da olsa soyacağı da tamamen Yahudilere dayanan bir Yahudidir.
İslam da tıpkı Hristiyanlık gibi Yahudilere ait bir programdır ve bunların arasındaki herhangi bir tartışma, anlaşmazlık veya savaş da sadece göz boyama ve dikkat dağıtmadan ibarettir. Daha önce de belirttiğimiz gibi iki tarafı ortaya karşı oynamaktan başka hiçbir şey değildir.
Exposing the Lie of Islam sitesinin yazarı Yüksek Rahibe Zildar Raasi’nin “Musevilik, Hristiyanlık ve İslam: Sahte Üçleme – Bu programlar arasında kapışmak tamamen göz boyama! (judaism, christianity and islam: the False Trinity- fighting amongst these programs is all a facade)” yazısından çevrilmiştir ve alakalı yerlere yorum, açıklama ve Türkçe’ye uyarlama eklenmiştir. “Ben” diliyle yazılan ifadeler genel olarak Yüksek Rahibe Zildar Raasi’nin ağzındandır.