Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Bu yazı, Üçüncü Göz ve Üçüncü Gözün nasıl çalıştığı hakkında bazı yanlış anlaşılmaları düzeltmek içindir.
Joy of Satan’da sunduğumuz Üçüncü Göz meditasyonlarını yaptıkça üçüncü gözünüzü sadece uyandırmış oluyorsunuz. Sonra onu güçlendirmeniz gerekiyor. Kademe kademe, nasıl kullanacağınızı öğrenmeniz gerekiyor. Doğru bilgi eksikliğinden, popüler kültürde çok fazla -ve yanlış- yer etmesinden, çok fazla filmden, konu hakkında tecrübe aracılığıyla edinilmiş en ufak bir bilgisi bile olmayan çok fazla insanın bu konu hakkında kitaplar yazmasından ve daha birçok sebepten ötürü, birçok insanın kafası Üçüncü Gözün gerçekten nasıl çalıştığı konusunda çok karışmış durumda. Ondan sonra bu kafası karışmış insanlar da bilerek veya bilmeyerek yanlış bilgiler ihtiva edebiliyorlar; sonuç da bitmek bilmeyen bir kafa karışıklığı zinciri.
Bu daha yeni başlamış, ilk seviyelerdeki birçok insanın gerçekten ruhani şeyler tecrübe etmek yerine, kendilerini hayallerine kaptırıp bir şeyler tecrübe ettiklerini sanmalarına sebep oluyor. Bazı insanlar bunu yaparken bunu kendilerine (veya başkalarına), gerçekte olduklarından daha “gelişmiş” olduklarını “göstermek” için yaparlar.
Bu bir taraftan çok kötü bir eğilim değil, zira kişinin gelişmek istediğini ve ruhaniyete, ruhani gelişmişliğe “özendiğini” gösterir. Kötü veya dejenere bir hayat tarzına veya alışkanlığa özenileceğine böyle şeylere özenilmesi daha iyidir. Ama öbür taraftan da bu özenme ve “rol yapma” olayları sık oluyorsa bu, kişinin bir şarlatan olduğunu veya kendilerine ve başkalarına yalan söylediğini gösterir. Kişi her zaman için ruhani tecrübelerin mantığın filtresinden geçmesi gerektiğinin farkında olmalıdır, ve gerçekleri yalanlardan ayırabilme yeteneğine sahip olmalıdır; zira aşırı bir genişlemenin veya içi boş bir şekilde kasıla kasıla yürümelerin nihai sonucu felaket olabilir. Birçok insan bu önemli noktayı gözardı ediyor ve hem kendilerine, hem de başkalarına zarar veriyor.
Masumane bir şekilde ruhani liderlerimize, Gurularımıza -ve Spiritüel Satanizm’de tek Gurularımız, Tanrılarımızdır-, bizden önce gelip yolumuzu açanlara özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmak ile daha o seviyeye gelmeye yakın bile değilken şişinmek aynı şey değildir, bu tarz konularda sınır net bir şekilde çizilmelidir. Çocuklar da oyun oynarken özendikleri kahramanları (bu çizgi film karakteri gibi basit bir şey de olabilir, gerçekten imrendikleri gerçek bir veya birkaç kişi de) gibi yapmayı severler, ve gerçekten de büyüdükçe bu çocuklar kendilerinde, özendikleri kahramanlarının özelliklerini ve faziletlerini yetiştirebilirler. Ama bir noktada bu özellikler yetişmemişken kişi mütemadiyen, zaten o mertebede bir insan gibi davranırsa bu herkes için büyük bir sıkıntı olacaktır; anlatmaya çalıştığımız şey bu.
Bu tarz konularda kurulan hayallerin, edinildiği sanılan tecrübelerin içinde herhangi bir miktar gerçek olabilir; düpedüz ve tamamen sanrıdan içinde bazı gerçek parçalar olan kısmi sanrılara kadar. Bu normaldir, zira kişi kelimenin tam anlamıyla körlükten görmeye ve anlayışa kademe kademe geçerken hatalar yapabilir; gerçek sorunlar sadece kişi ruhaniyete açılırken yaşadığı anlık “görüler”in doğasını gözardı edip (örneğin ilk başlarda bir anlığına aurasını gören diye hemen o anda tüm tinsel fenomenleri görebileceğini zannetmesi, görüyor gibi yapması ve sonunda kendini kandırması) dogmatik olacak olursa meydana gelecektir.
Bu noktada kişi sevse de sevmese de, kabul etse de etmese de gitmeyi seçtiği yolun sonucuna ulaşacaktır, ne ekerse onu biçecektir. Böyle bir insan belki kendi vicdanını ve kritik düşünme yeteneğini kapatabilir veya kendine çok iyi yalan söyleme yeteneği vardır, ama gerçeklik kişinin yanlış inançlarını umursamadan devam eder. Guru olduğumuzu sanınca guru olmuyoruz, havada durma yeteneğimiz olduğunu sanınca da durmuyoruz, bu kadar basit. Böyle şeyler emekle olur, kendine yalan söylemekle değil.
Üçüncü Göz, hayal gücüne direkt olarak bağlı değildir ve bu yüzden birçok insanın beklediğinin aksine safi olarak görme duyusuyla, görsel tecrübelerle sıkı sıkıya bağlı değildir. Bunlara bağlantısı dolaylı bir şekildedir. Üçüncü Göz, örneğin rüyalarda zihnin ön planına geçen temel, hayalgücüne dayalı taraftan daha derin bir anlayışa sahiptir.
Bu sebepten ötürü günümüzde bir çok “Üçüncü Gözü açık” veya “epifiz bezi temizlenmiş/kireci sökülmüş” Yeni Çağcı var, ama ne hikmetse Haham İsa’nın kurmaca bir haham ve insanlığa düşman bir kolektifin parçası olduğunu anlayamıyorlar. Bu sadece tek bir örnek.
Üçüncü Gözün en önemli tezahürü ve açıklığının göstergesi daha iyi anlayış yeteneği bahşetmesi ve bu sayede size daha üstün, daha iyi bir “zekâ” bahşetmesidir. Ama bu ille de okulda kullanılan türden zekâ anlamında olmak zorunda değildir, bilgelikten bahsediyoruz. Üçüncü Gözünüz üzerinde daha çok çalıştıkça fark edeceksiniz ki, meditasyonlarınızda daha “bilge” olacaksınız, meditasyonlarınızı daha iyi hissedeceksiniz ve bunun gibi faydalar göreceksiniz. Bu, zaman alan bir süreçtir. Yani Üçüncü Gözün bir fonksiyonu da tinsel enerjileri ve fenomenleri algılamak olabilir ama, asıl ve en önemli fonksiyonu “Gerçeği görmek”tir. Yoksa bahsettiğimiz Yeni Çağcılar gibi olup düşman tarafından sömürülecekseniz, “melek” görmenin ne anlamı var?
Üçüncü Gözün verdiği hissiyatlar görsel olarak başlamayabilir, görsel olmak zorunda değildir. Zaten bu yüzden buna 6. His deniyor. Bunun tam olarak nasıl çalıştığını zaten ilerledikçe kendiniz anlayacaksınız. Bir örnek olarak içgüdüleriniz, sezgileriniz gelişebilir. Gelişmiş seviyelerde önseziler (bir şeyin “malum olması”, direkt içinize doğması), rüyalar gibi şeyler olabilir; ve en son seviyelerde (ki bu onyıllar veya daha uzun bile sürebilir) artık tam ve mükemmel anlayış ve (en azından teoride) her şeyi algılayabilme ve bilebilme yeteneği elde ederiz.
Üzerine doğru bir şekilde çalışılan bir Üçüncü Göz, kişinin “Gnosis” ve anlayış hâline girmesini mümkün kılar. Bu hâl, sizin günlük farkındalığınıza da karışır ve kademe kademe, parça parça farkındalığınızı da geliştirir. Bu süreç acele ederek, zorlayarak olmaz.
Tanrıları görmek, Onları gerçek anlamda dinlemek ve %100 netlikle iletişim kurmak çoğu insanın inandığından daha zordur. Birçok insan aksine inanmak isteyebilir ama gerçekliğe bakacak olursak, hiç kimsenin kendisini gözünde büyütmesine veya küçültmesine hiçbir gerek olmadığını görürüz. Sadece gerçek anlamda (istikrârla çalıştığınız sürece) istikrârla ilerleyen, meraklı bir insan olarak çalışın. Aynı zamanda sadece Tanrıları henüz göremiyorsunuz diye dizinizi dövmeye hiç gerek yok; zira Tanrılar sizinle anlayabileceğiniz başka şekillerde de iletişim kurabilirler (örneğin Onların yardımını istediğiniz bir konu hakkında, o anda veya bambaşka bir zamanda aklınıza durduk yere faydalı fikirler, sezgiler, yaratıcı çözümler gelmesi gibi). Bu yüzden fazla endişelenmeden ilerlemeye devam etmeniz gerekli ve yeterlidir.
Üçüncü Gözün en önemli kısmı “perileri” falan görebilmenizi sağlaması değildir, bu gerçekten de daha çok hayal gücü ve imgelemeye dayanan bir özelliktir. Gerçek Üçüncü Göz Gerçeği ayırt etmek, bilgelik ve anlayış ile alakalıdır. Elbette hayalgücüne, imgelemeye ve görüye dayanan yetenekleriniz de gelişecek ve/ama bunları ayrı bir şekilde eğitmek gerekebilir. Bu konularda en çok faydayı sağlayabilmek için imgeleme egzersizleri yapmanız gerekebilir. Doğal olarak hayalgücü daha aktif insanlar için bu kısım daha kolay gelebilir.
Üçüncü Gözü tamamen açmak çok büyük bir sorun değildir (birkaç yıl sürebilir), asıl olay Üçüncü Gözü nasıl kullanacağınızı öğrenmek ve aynı zamanda da Üçüncü Gözünüzü açık tutmaktır, ki bu günlük olarak çalışma gerektirir. Bunun için gerçekten de günlük, “olmazsa olmaz” yapacağımız meditasyon programımıza Üçüncü Göz için, ne kadar kısa olsa da (bu günlük birkaç dakika bile olabilir) çalışma eklenebilir.
Üçüncü Gözü başarılı bir şekilde açmak için, kişi aynı zamanda onu çevreleyen çakralar ve Taç Çakrası üzerine de çalışmalıdır. Bunun yanında, kişi sabırlı olmalıdır ve hissiyatında, algılarında gerçekten meydana gelen değişikliklerin farkında olacak özfarkındalığa sahip olmalıdır. Tekrar söylemek gerekirse Üçüncü Göz, her şeyden çok Gerçeği anlayış ve algı ile alakalıdır, ikisini de keskinleştirir.
Kişi Üçüncü Gözünü açmakta zorlanıyorsa, bu birçok faktörden ötürü olabilir.
Bir faktör işin maddesel tarafıdır. Bunu geliştirmek için yoga (özellikle Üçüncü Göz ile ilgili olarak kafa amudu pozisyonu yapılabilir), daha az toksik veya kirli bir diyet gibi şeyler işe yarayacaktır. Kişinin diyeti kişiseldir, bir kişi için çalışan bir şey başkası için çalışmayabilir ama her halükarda daha az “zararlı” gıdalar tüketmek, hepimizin yapabileceği bir şey.
Başka bir faktör de işin ruhani tarafıdır. Yoğun ve derinlemesine bir ruhani temizlik ve güçlenme gerekebilir. Kişi düzenli olarak güç meditasyonu yapmalı, ruhunu temiz, güçlü ve açık tutmalıdır. Son olarak da zihinsel faktör vardır. Kişinin zihni fazla hayalci, (ruhani “şeyler”) görmekten fazla korkuyor veya kişinin gördüğü şeyleri kabullenemeyecek kadar fazla güvensiz olabilir.
Bu tarz eğilimlerin hepsi eğitimle düzeltilebilir, tecrübe edilen şeylerin her biri sorgulayıcı bir zihinle irdelenip GERÇEKTEN DE doğru mu diye eleme yapılabilir. Ruhani olarak ilerlemek için kendinizi aldatmanıza veya düpedüz beyninizi yıkamanıza gerek yoktur. Sağlıklı, açık bir duruş yeterlidir. Ruhaniyetin gerçek olduğu ve gerçeklere dayandığı (ki öyledir, bu konuda artık müzakereye bile gerek yoktur) konusunda derine işlenmiş bir farkındalık ve bilgi, iyi bir temele sahip olmak için yeterlidir. Ondan sonra bu temelin üzerine ilerlemenizi inşa edeceksiniz.
“İnanmakta” zorlanan insanlar için de yapacak şey bu işe zaman verip ilerlemedir. Tanrılar bu konuda ciddi ve samimiyseniz size ulaşacaktır. Bu sizin “inanmanız” için bir uzay gemisiyle gelmek veya ölüleri diriltmek falan anlamına gelmiyor (ki zaten bu, zihninizdeki aşması zor bariyerleri aşmayacaktır), ama size işaretler gösterip gerçek anlamda sizinle çalışacaklardır (ki bu sizin aşması zor bariyerlerinizi aşmanıza yardımcı olacak olan şeydir).
Bu yüzden, başkalarının yarattığı yanlış beklentiler kategorilerine girmiyorsanız umutsuzluğa düşmeyin. Sadece ilerlemeye ve gelişmeye devam edin ve deyimi yerindeyse “açılmakta” olduğunuzu bilin. Acele etmeyin, zamanınız var ve tabii her zaman hatırlayın ki bu sahte, yanlış bir şekilde “hız” veya “hızlı ilerlemek” hakkında değildir, bu direkt sizi bambaşka bir varlığa dönüştürmekle alakalıdır, ve doğal olarak bu zaman alabilir. Kendinizin bu denli evrimi söz konusu olduğu bu konuda, elbette harcanan her türlü zamana değecektir.
-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666