Bu bir Zeus’un Tapınağı Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
SEMBOL: Antik Yunanca “Συμβάλλειν” kelimesinden türemiştir ve “birinin anlamasına yardımcı olan şey” olarak çevrilir.
Semboller içlerinde özler ve fikirler barındırır, böylece zihin bu fikirlerle bağlantı kurabilir ve onları kavrayabilir.
Carl Jung, Psikoloji ve Din, 1938
“Sembol sadece bir işaret değildir. Bilinci aşan bir içeriğin görüntüsüdür.”
Her bir sembolümüz, insanlığın ruhsal ve fiziksel mükemmelliğin ve ölümsüzlüğün tanrısallığına ulaşması ile ilgili güçlü bir ruhsal anlamı temsil eder. Sembollerimizin tamamı olmasa da çoğu, gerçek ruhani bilgi ve insan ruhuyla ilgilidir.
Çoğu kişi, Hristiyan kaynaklarından sembollerimiz hakkında yanlış ve hatalı bilgiler alır. Bu nedenle ya sebepsiz yere korkarlar ya da hâlâ insan ruhlarını ve Tanrıları temsil eden semboller konusunda aldatılırlar.
Hristiyanlar durmaksızın aptallıklarını ve cehaletlerini sergilerler. Bilgi, onların en zorlu düşmanıdır; çünkü gerçeğin bilgisine sahip olan biri karşısında hiçbir sahtekârlık, aldatmaca veya yalan başarılı olamaz.
Zeus’un Başı

Gösterilen: Zeus, “Baş Tanrı”
Zeus’un Başı, “Baş Tanrı” ve “Tanrıların Başı” sembolizmini taşıdığı için nihai ruhani otoritenin sembolüdür. Evrendeki her şeye hükmeden güç olan Zeus’un sembolik temsilleri, O’nun büstüyle ilişkilidir. Başın etrafında, beş element için Sümer Glifleri vardır; Hava, Su, Toprak, Ateş ve Aether. Bunlar yaratılıştaki beş temel gücü oluşturduğundan, Zeus’un Tanrımız olarak zamanın, mekânın ve tüm kültürlerde çağlar boyunca kendisine verilen unvanların ötesine uzanan nihai Otoritesini sembolize etmek için Zeus’un Başını çevrelerler. Harfler, Pisagor Yıldızı’na ya da düşmanın deyimiyle Pentagram’a uygun olarak bir pentagram şeklinde düzenlenmiştir. Pentagram/Pisagor Yıldızı’nı bu semboller bölümünün ilerleyen kısmında açıklayacağız.
Svastika (Gamalı Haç) ya da Yıldırım


Gösterilen: Svastika deseniyle Baalbek (Jüpiter) Tapınağı
Zeus’un orijinal bir sembolü ve insanlığın ebedi sembolü olan bu işaret, Ateş, Su, Toprak ve Havadan oluşan 4 elementin sonsuz akışını ve etkileşimini temsil eder, Aether aracılığıyla merkezde birleşir. İçsel sembolizmde ise Zeus’un yıldırımını ve O’nun fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olmak üzere dört dünyayı etkileme gücünü simgeler.
Dört yıldırım şeklinde hizalandığında, yıldırımın nihai gücünü temsil eder. Yıldırım ileriye doğru ilerler ve patlayarak yaratılışın akışını elektrik gücüyle sürdürür. Bu nedenle, tüm Panteonların Baş Tanrısı [Hint-Avrupa dilinde Deyus Patar], yıldırımları kullanan yaratılışın lideri ve efendisi olarak kabul edilmiştir. Elektriksel bir güç olmadan hiçbir şey var olamaz; tüm canlılar biyo-elektrik ile yaşar ve hatta makineler bile Zeus’un Yıldırımı ya da Svastika olarak bilinen elektrik gücüyle çalışır.
En az 20.000-40.000+ yıl öncesine uzanan bir sembol olan Svastika, en kutsal ve en güçlü sembollerden biridir.
Antik Yunan, Hindu ve Mısır tapınaklarındaki yazıtlarda ve aynı zamanda dünyanın diğer her yerinde de kullanılmıştır. Son zamanlarda düşman, siyasi çağrışımındandolayı kötü bir şeymiş gibi davranarak bunu olumsuz bir şekilde ilişkilendirmeye çalışmıştır. Bu ilişkilendirme bile hiç de olumsuz değildi.
Tanrıların Mühürleri

Gösterilen: Soldan sağa doğru Mühürler: Afrodit/İnanna/Demeter, Zeus/Baalzevul/Jüpiter, Satya/Kronos, Apollon/Mithra/Utu
Zeus’un Tapınağı’nda göreceğiz Mühürler, Tanrıları ve onların güçlerini temsil eden kodlanmış sembollerdir. Bu semboller binlerce yıl boyunca varlığını sürdürmüş olup bugün de sürdürmeye devam etmektedir.
Bu semboller, temsil ettikleri Tanrı hakkında olduğu kadar, insan ruhu ve ruhun içindeki güçler hakkında da birçok gizli ve derin kod barındırır.
Doğunun geleneksel Yantraları gibi; bir Yantra, okült bir fikrin temsilidir ve İnisiyenin zihnini bu fikrin ardındaki kavrama bağlamayı amaçlar.
Benzer şekilde, Tanrıların Mühürleri de Ritüeller sırasında kişiyi Tanrılara bağlar. Tanrıların Mühürleri Sümer ve Antik Medeniyetlerden köken alır ve simya ile meditasyonun gizli ruhsal kodlarını temsil eder.
Satya veya Sanskritçe Kutsal Gerçek Kavramı

Gösterilen: “Satya” (Gerçek) için Sankrit glif.
Satya Sanskrit glifi, “Ebedi Gerçek” için kullanılan bir sözcüktür. Aynı zamanda doğruluk, doğru söz anlamına gelir ve Sanskritçede “Sat-” önekiyle başlayan tüm kelimeler, bu kutsal ve mukaddes terimle ilişkilidir. Tüm Antik dinlerde ortak olan Hint-Avrupa kökleri göz önüne alındığında, bu sembolün amacı, evrenin kendisiyle ilgili olan, söylenmiş ya da söylenmemiş gerçeğin gücünü göstermektir. Düşman bağlamında ise bu kavram çarpıtılarak “Şeytan” (İngilizcede “Satan”) adı altında “kötülük” olarak çevrilmiştir.
Triskelion

Gösterilen: Kanatlı ayakları olan bir Triskelion sembolü.
Triskelion kelimesi, Antik Yunancada “Üç Bacak” anlamına gelir. Bu üç bacak, varoluşun ve bilinç yetilerinin üç seviyesini; yok etmeyi, yaratmayı ve sürdürmeyi simgeler. Bu sembol, üçlü gücün enerjisini temsil eder ve Hermes’in kanatlı ayaklarıyla tasvir edilir, çünkü Hermes, sonsuz hareketin ve evrensel akışın kendiliğinden sürekli olarak devam etmesini yöneten Tanrıdır. Bu nedenle, Triskelion, ebediyetin sembolüdür.
Kartal ya da Zeus’un Kartalı ya da “Aetos Dios”




Gösterilen: Kartallı Zeus, SPQR bayrağı, Ker Kartallı Amerikan bayrağı ve ağzında yılan tutan bir Kartal.
Bir otorite sembolü olan Kartal, berrak görüşü, yüksek anlayış yetisini, önsezi kabiliyetini ve göklerdeki nihai gücü temsil eder. “Gökler” terimi, Tanrıların hükmettiği ruhsal âlemi ifade eder; bu nedenle Kartal, “göklerde” egemenlik sürer.
Tüm Batı kültürleri tarafından benimsenmiş olup tüm alanlardaki nihai gücün sembolüdür.
Kartal ayrıca bir yılanı taşırken tasvir edilir; bu, omurganın tabanına düşen Kundalini Yılanı’nın yeniden yükselişini simgeler. Yılan göklere yükseldiğinde, Tanrıların gücü insanın içinde yeniden tesis edilir.
Wadjet Gözü, Ra’nın Gözü – Bilincin Gözü



Gösterilen: Ra’nın Gözü, sağlam bir piramit tepe taşı, Amerika Birleşik Devletleri Doları üzerindeki “Her Şeyi Gören Göz”.
Bilgeliğin Gözü olarak da bilinen Wadjet Gözü, insan bilincinin uyanışını, üçüncü gözü, astral görüşü ve Gerçeği algılama yetisini simgeleyen kutsal bir semboldür. Genellikle bir piramit ya da üçgenin içinde tasvir edilir. Bunun nedeni, üçgenin ışığı kırarak bir zamanlar görünmez olan dünyayı görünür hâle getiren bir prizma olmasıdır.
GÖRME ve ALGILAMA gücü kutsal ve son derece önemli kabul edilir. Düşmanın İncil’i şöyle der: “Gözleri açıldı ve gerçeği görebildiler” – bu, insanlığın uyanmasından ve üçüncü gözünü açmasından düşmanın duyduğu korkuya dair bir koddur, çünkü bu süreç gerçekleştiğinde insanlık artık aldatılamaz.
PİRAMİT, insan çakrasının şeklini simgeler. Eksik tepe taşı, tamamlanmamış çalışmayı temsil ederken, HER ŞEYİ GÖREN GÖZ, tanrısallığa ulaşıldığında edinilen gnosis ve her şeyi bilme hâlini simgeler. Bu durum, aynı zamanda “SAMADHI” [समाधि] veya “SÜPER BİLİNÇ” olarak da bilinir. Yukarıdaki fotoğraf, ABD Bir Doları’ndan alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve hükümeti, tamamen Masonik ilkeler üzerine kurulmuş olup, hayal gücünün hiçbir noktasında Hristiyan değildir. Orijinal Masonluk, Tanrılarımızdan gelmekteydi.
Yılan



Gösterilen: Şifa Tanrısı Asklepius
Ruhaniyetin en kutsal sembolü. Yılan, omurganın tabanındaki Kundalini gücünü temsil eder. Güç meditasyonu ve belirli egzersizler yoluyla yılan etkinleştirildiğinde, yedi çakra boyunca yükselerek yoğun farkındalık, aydınlanma, psişik yetenekler ve her şeyi bilme hâlini getirir. Mısır’daki birçok antik oymada ve resimde görülen kukuletalı kobra, yılanın yükseltilmesiyle elde edilen genişlemiş bilinci simgeler. Bu, Tanrıların dininin GERÇEK temelidir—yılanı yükseltmek. Kundalini enerjisini başarıyla yükseltenler, çok daha yüksek bir ruhsal seviyeye ulaşır ve artık Hristiyanlık ya da düşman ve onların diğer programları tarafından aldatılamazlar.
Hale ya da Boynuzlu Tanrı ya da Helios’un (Güneş) Tacı



Gösterilen: Apollo / Haleli “Azazel”
Boynuzlar, yaşam gücününün, cadı gücünün, vril’in, chi’nin vs. sembolüdür. Bu, Merkür gezegeninin sembolüyle de ifade edilir. “Merkür”, “Tanrıların Habercisi” olarak bilinir. Buradaki “Tanrılar” kelimesi, çakralar için kullanılan bir koddur. Düşman okültizminde daha sonra “Azazel” olarak anılacak Utu/Apollo’nun tasvirlerinde görülen boynuzlara dikkat edin. Başından yayılan ışınlar, yükselmiş yılanı temsil eder. Kafanın etrafındaki bu ışık, uyanmış bilinci simgeler.
Hale, Hristiyanlık veya ilgili kavramlardan binlerce yıl öncesine dayanan antik bir semboldür. Farkındalığın açılmasını ve kutsallaşmayı temsil eder. Bu enerji merkezleri tamamen aktive edildiğinde, baş çakralarının tam olarak etkinleştiğinde yaydığı parlak gücü simgeler. Kişi astral âlemde başının etrafında bir hale görür.
Doğa Tanrısı, Keçi Tanrı, Boynuzlu Tanrı veya “Pan”


Gösterilen: Doğa Tanrısı “Pan.”
Bu sembol, Antik Yunan Tanrısı “Pan”ın kadim sembolüdür. “Pan” kelimesi Antik Yunancada “Her Şey” ve “Her Şeyin Üzerindeki En Yüce Olan” anlamlarına gelir. Bu kelime, doğanın ilahi gücünü ifade etmekle birlikte, doğanın her şey olduğunu da vurgular. Tanrının adı, yukarıdaki ve aşağıdaki dünyamızda doğal olan her şeyin sembolüdür. Hristiyan Kilisesi’nin iftira ve karalama kampanyasının aksine, Pan neşeli ve iyi bir Tanrıydı; doğanın masumiyetini ve doğadan gelen yaşamı simgeliyordu. Ancak tüm bunlar, doğayı “tüm kötülüğün kaynağı” ilan eden İbrahimi programlar tarafından tahrif edilmiştir.
Pan’ın flütü, insan nefesini veya yaşamın havasını [Ruh] simgeler ve yedi seviyeye bölünmüştür. Bu yedi seviye, yedi ana çakrayı temsil eder. Flütü çalmak, meditasyon yoluyla ruha yaşam bahşetmek anlamına gelir.
Pisagor Yıldızı / Pentagram & Aşağıya Bakan Pentagram



Gösterilen: Bir Pentagram, Venüs’ün yörüngesi ve Aşağı Bakan Pentegram
Pentagram, beş köşeli yıldızdır. Aslen Pisagorcular un kutsal bir sembolü olan Pentegram, sonsuz uyumu ve 5 sayısının gücünü simgelerken; daha sonra “Şeytan’ın Ters Pentagramı” ile ilişkilendirilmiştir. Pentagram, oranı, dengeyi ve geometri boyunca ortaya çıkan altın oranı (φ) temsil eder. Pentagram, Altın Oran (φ ≈ 1.618) ile derin bir bağlantıya sahiptir; çünkü pentagramın herhangi iki ardışık segmenti arasındaki oran φ’yi takip eder. Orijinal pentagram, Pisagor Kardeşliği’nin bir işaretiydi ve Orta Çağ’da Yaratılış’ın 5 elementini temsil ediyordu. Daha sonra düşman, onu yanlış bir şekilde “kötülüğün” sembolü olarak lanse ederek halkı aldatmaya çalıştı. Pentagram aynı zamanda Venüs ile de bağlantılıdır; çünkü Venüs, gökyüzünde pentagram şeklinde bir yörünge izler.
Yıldırım, enerjinin Taç Çakramıza yukarıdan girişini simgeler. Yıldırım, Gerçek Yaratıcı Tanrımız olarak Zeus’un yıldırımını temsil eder. Yıldırım, yaşam gücüdür – biyoelektriktir. İnancımızda aşağıyı gösteren tüm semboller, yukarıdan inen enerjinin insan ruhuna hayat vermesini ve onu güçlendirmesini ifade eder.
Tanrılarımız, Wiccan büyücüleri ve benzerleri tarafından çok sık kullanılan yukarı bakan pentagram hakkında konuşmuşlardır. Bir sembol olarak onun da yeri vardır, ancak aşağı bakan pentagram da bir kenara atılamaz. Bunların her ikisi de sırasıyla yukarı ve aşağı çakraları ve her iki yönden enerji akışını temsil eder. Bu iki yöne de ihtiyaç vardır ve evrensel dengenin bir parçasıdır.
“Aptallar ne yaptıklarını bilmiyor. Enerji yukarı gönderiliyor. Onu tekrardan besleyebilmesi için Dünya’ya gönderilmeli. Yukarı bakan pentagramın aşırı kullanımı enerjileri uzaya yolluyor ve bu da bazı sorunlara yol açıyor, ve Dünya’yı kurutarak onun kendini bu sorunlara karşı savunabilme gücünü tüketiyor.“ — Zeus
Eşit kollu Demir Haç

Gösterilen: Demir haç sembolü.
Eşit kollu Demir Haç, çoğu Demon Mühründe görülür ve çakraların doğru hizalanmasını ve insan ruhunun şeklini temsil eder. Bu sembol, maddi dünyanın dört çeyreğini, dört ana yönü ve varoluşun bütünlüğünü simgelediğinden büyük bir öneme sahiptir.
Kutsal Kase

Gösterilen: Çakraların “kanını” temsil eden Kâse mührü.
Bazı semboller düşman bağlamında çarpıtılmış olsa da, biz onları orijinal anlamlarıyla değerlendiririz. Antik okült çalışmalarında Zeus’un birden fazla mührü vardır. Hepsi tanrısallığa ulaşmakla ilgilidir. Yukarıdaki sembolü, Gerçek KÂSE’yi temsil eder. Bu, yaşam iksirini barındıran kuptur. Katolik Kilisesi bu kavramı çalıp yozlaştırmıştır. Kâse, Magnum Opus’un bir parçasıdır ve potansiyeli içimizde mevcuttur. Maddi bir nesne değil, bir kavramdır. “Çakraların kanı”, çakralar uyarıldığında sızan enerjidir. Kâse, “Kraliyet Kanı” olarak tasvir edilir. Bu, çakraların “kanıdır”.
Mısır Ankh’ı

Gösterilen: Mavi bir Mısır Ankh’ı.
Mısır Ankh’ı, ruha giden anahtarı ve kalp çakrasını sembolize eder. Venüs gezegeni için olan glif, ankh’tan gelmedir. Hem Venüs gezegeni, hem de Kalp Çakrası, Astarte’ye bağlıdır.
Ankh, ayrıca insan nefesinin, kalp atışının ve yaşamın sabit iç ve dış akımlarının simgesidir. Ankh, ayrıca hiyerogliflerde genellikle anahtar olarak resmedilmiştir, çünkü meditasyonda kilit nokta olan şeylerden biri de kişinin nefes alış verişidir. Nefesin kontrolüyle, ruhun içine dalış kolaylaşmış ve ruhani yetenekler de yükselmiş olur.
Ankh’ın üzerindeki semboller Astarte’ye aittir. Her ikisi de Mısır’ın Ankh’ından türemiştir.
Semboller aynı zamanda Ay ile ve büyüde kutsama veya lanetleme yapmakla, bunu yapmak için ruhani gücü çağırmakla da ilgilidir. Bunu gerçekleştirebilmek için kişinin güçlü bir biyoelektriğe sahip olması gerekir ki bu da ilk semboldeki Ay Boynuzu ve her iki sembolün genel olarak Ankh temelinde şekillendirilmesiyle simgelenir.
Renkler
Renklerin önemli bir anlamı vardır. Uygun renkler kullanılarak belirli mesajlar iletilir. Örneğin, sitemizdeki mavi tonları saf gerçeği temsil ederken, altın rengi bilgelik ve asaletin ışığını simgeler. Renkler ve özellikleri hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Kırmızı, Beyaz ve Siyah Renkleri
Bu renkler yalnızca Antik Mısır’a değil, Uzak Doğu’daki kökenlerine kadar uzanır. Mısır, “Siyah ve Kırmızı Toprak” olarak bilinirdi ve Simyanın merkeziydi. Simya, insan ruhunun tanrısallığa dönüşümüdür. Bu dönüşümle, Yaratıcımızın tamamlanmamış eserini tamamlarız. Kırmızı, beyaz ve siyah renkleri, insan ruhunun üç ana nadi kanalına karşılık gelir: İda siyah, Pingala kırmızı ve Suşumma beyazdır.
Karanlık
“Karanlığın”, düşmanın “Satanizm” olarak damgaladığı çarpıttığı şeyle ilişkilendirilmesi tamamen çarpıtılmıştır. Bu, hayaletler, hortlaklar veya benzeri şeylerle ilgili değildir. Bu bağlamda “karanlık”, “yang” içindeki “yin” ile ilgilidir.
Bu, ruhun dişil yanını; meditasyon yoluyla eriştiğimiz bilinçaltını temsil eder. Kundalini Yılanı, ruhun dişil tarafına aittir. Ruhun eril tarafı ise mantıksal tarafıdır – sol beyin. Dişil taraf ise sağ beyindir. Ruh, hem pozitif hem de negatif kutuplara sahiptir. Eril ve dişil taraflar birlikte çalışmalıdır. Mantıksal eril taraf, yani sol beyin, düşünce ve irade ile dişil tarafı yönlendirir. Ruhun dişil tarafı, ruhun enerji merkezidir. Mantıksal eril tarafta üretilen düşünce ve fikirleri, dişil taraf tezahür ettirir. Aynı zamanda dişil taraf, ruhun yaratıcı yönünü temsil eder; rüyalar, müzik, duygular ve sezgiler.
Kendi kaderini yönlendirme gücü ve bununla birlikte gelen ruhani özgürlük, ruhun dişil tarafına ait olduğundan, Hristiyan Kiliseleri ve onlarla bağlantılı oluşumlar, İslam gibi, İslam’ın kadınlara karşı acımasız tutumu ve Yahudi-Hristiyan Kitabındaki bitmek bilmeyen kadın aşağılamaları gibi, kadınları aşağılayan bir imajı öne çıkarmaya çalışmaktadır. Tüm bunlar, ruhun dişil gücünü bastırmak ve inkâr etmek için bilinçaltına yönelik subliminal bir etki yaratmaktadır, yüzyıllardır zorla empoze edilen bu saçmalık, gerçekte sadece ruhaniyeti ortadan kaldırmaya yönelik bir programdır ve bunun sonucunda ruhun dişil tarafı ve onun güçleri körelmiştir. İşte insanlığın ve dünyanın şu anda içinde bulunduğu çirkin karmaşanın nedeni budur. Bu durum, nesiller boyu devam eden çok ciddi bir dengesizlik yaratmıştır.
Güç meditasyonu aracılığıyla ruhun dişil tarafını güçlendirerek dengeyi yeniden sağlamak ve ruhsal sağlığı geri kazandırmak için çalışıyoruz, aynı zamanda bireyi de güçlendiriyoruz.
Dirgen ya da Üçlü Çatal ya da Trishul ya da Poseidon’un Üç Dişli Mızrağı


Gösterilen: Üç Dişli Mızrağını tutan Poseidon’un bir heykeli.
“İblis Dirgeni”, aslında, Hristiyanlıktan binlerce yıl önce de var olmuş oldukça antik bir semboldür. Bu sembol, [Hristiyanlığın ve onun kökeni olan Yahudiliğin bol bol öğelerini çaldığı, ruhani bilgiyi yok etmek ve bu gücü sadece “Seçilmiş” azınlığın elinde tutmak için bu büyük hırsızlığı tanınmayacak kadar saptırdığı ve yozlaştırdığı] Uzak Doğu’da ortaya çıkmıştır. “TRİSHUL” olarak bilinir ve Sanskritçede “granthi” olarak da bilinen kök, kalp ve 6. çakrada bulunan düğümleri delip geçmeyi simgeler. Antik Yunan’da Poseidon, “TRİDENT” (Üç dişli mızrak) adlı silahı taşır. Yılanın yükselebilmesi için, üçü de açık olmalıdır. Trishul, üç granthi’yi delip geçen yılan enerjisini sembolize eder.
Batı okültizmindeki Baphomet imgesi, Şiva’nın tasvirinden alınmıştır. Bu, okült bilginin modern bir uyarlaması olsa da, içindeki tüm sembolizm hâlâ Antik Dinler ile bağlantılıdır. Biri yukarıyı, diğeri aşağıyı işaret eden kolların duruşuna ya da Pan’ın başına (doğal gücün sembolü) dikkat edin. Baphomet, yine ruhun hem eril hem de dişil yönlerini simgeler. Baphomet’in hem eril hem de dişil özelliklere sahip olması, Mısır Tanrısı Akhenaton’un tasvirlerinde de görülen bir durumdur. Boynuzlar Merkür’ü, yani vril’i, chi’yi, cadı gücünü, yaşam enerjisini, pranayı simgeler.
Ruhun kanatları, ruhani özgürlüğü simgeler. Keçi, doğurganlığı temsil eder—özellikle de yaşam gücünü, vril’i artırma ve çoğaltma yetisini, ki bu da yılan enerjisini harekete geçirir ve yükseltir. “Bin Genç Keçisi” ifadesi, yaşam gücü ve canlılık ile bağlantılıdır ve Sanskritçede “Bin Taç Yapraklı Lotus” anlamına gelen taç çakraya, “Sahasrara”ya atıfta bulunur.
666
Pisagorculara veya Iamvlichus’a göre, 6 sayısı mükemmel sayı olarak kabul edilirken, 3 sayısı Üçlü Birliğin ve yaratılışın nihai gücünün sayısı olarak görülürdü.
Bunlar birleştiğinde 666’yı oluşturarak tüm yaratılış üzerindeki hakimiyeti temsil eder. Düşman bağlamında bir olumsuzluk olarak iddia edilen 666, Hristiyan İncil’inde “Deccal’in Adı” [Anti-Christ] olarak adlandırılır. Ancak, aslında 666 olumsuz bir şey değildir.
666, Güneş’in Kabalistik karesel değeridir. 666, en önemli güneş çakrasıdır. “Süleyman’ın Tapınağı”nın gerçek anlamı “GÜNEŞ’İN TAPINAĞI”dır. “Sol” “Om” ve “On” sözcüklerinin hepsi de Güneş anlamındadır. “Sol,” Güneş için Latince bir sözcüktür ve İngilizce “soul” [Çevirmen notu: Türkçe “ruh” demektir] sözcüğüne yakındır. “Om,” Hindular tarafından Ruhani Güneş’e atfedilmiş bir isimdir ve “On” da Mısırlılarca Güneş için kullanılmış bir sözcüktür. Süleyman’ın Tapınağı sembolizmi uydurma Nasıralı’da olduğu gibi [Nasıralı İsa’dan bahsedilmektedir] ve hemen hemen Yahudi/Hristiyan İncili’ndeki her şey gibi çalındı ve şu anda isminden bahsedilince akla gelen bir karakter için kullanıldı. Daha fazla bilgi için: Orijinal Centil Dini Metinlerinin Yok Edilmesi ve Tahrif Edilmesi ve Ruhsal Yozlaşmanın Açığa Çıkarılması: Ruhsal Simya ve İncil
Sonsuzluk ve Güneş’in Tapınağı



Gösterilen: Sonsuzluk sembolü, (“Leviathan Haçı”) haçlı Sonsuzluk ve İştar’ın Yıldızı.
“Güneş’in Tapınağı”nın gerçek anlamı ruhanidir. Bu, ruhun merkezi olan ve ruhani enerjiyi dolaştıran güneş [666] çakrasının ışınlarının 8 ayrı ışın hâlinde yayıldığı mükemmelleşmiş ruhu simgeler. Parlayan ruh, Güneş ile simgelenir. 8, orijinal Baş Tanrıçamız Astarte/İnanna/Demeter’in sayısıdır. Bu, “Yeni Kudüs” ile bağlantılıdır. “Kudüs” adı da çalınmış ve İsrail’de bir şehir olarak tahrif edilmiştir. “Kudüs” BİR KAVRAMDIR!
Bu iki antik sembole dikkat edin; 8 rakamı sonsuzluğu/ölümsüzlüğü simgeler. 8 yan çevrilmiştir. Çift haç, insan ruhunun güneş [666] ve kalp/omuz çakralarını simgeler. Yukarıdaki 8 köşeli yıldız, Astarte’nin Yıldızı’dır. Katolik Kilisesi bunu “Canavarın Mührü” olarak adlandırmıştır. Ruhsallıkla ilgili her şey, Hristiyan Kiliseleri tarafından kötülenmiş, iftiraya uğramış, kutsallığı çiğnenmiş ve aşağılanmıştır. Parlayan, mükemmelleşmiş ruh aynı zamanda “Işık” olarak da sembolize edilir.
Astarte’nin Sembolü

Gösterilen: Astarte’nin Sembolü.
Astarte’nin yukarıdaki sembolü, hem İda hem de Pingala nadileri eşit derecede aktif olduğunda ve Suşumna artık uykuda olmadığında elde edilen denge ve dengeyi sembolize eder.
Kafatası ve Kemikler

Gösterilen: İki kemiğin üzerinde oturan bir kafatası sembolü.
Kafatası ve Kemikler, Magnum Opus’un Nigredo [dönüşüm] aşamasının (ruhun Tanrısallığa dönüşümü) sembolüdür. Bu, ruhun tanrısallığa arınmadan önceki ölüm aşamasıdır. Saf olan ile saf olmayanın ayrıldığı süreçtir.
Tavus kuşu



Gösterilen: Kuyruk tüylerini gösteren parlak bir tavus kuşu, Peter Paul Rubens’in Juno ve Argus’u (1610) ve Hera’nın tavus kuşlu heykeli.
Tavus kuşu, Tanrıça Hera’ya, Zeus’un eşine kutsaldır ve üçüncü göz ile Magnum Opus’un Nigredo [dönüşüm] aşamasını takiben gelen çok renkli aşamayı temsil eder. Tavus kuşu, yüksek bilincin veya “bin göz açmanın” bir sembolüdür; üçüncü gözün açılmasından sonra gelen muazzam algı gücünü ve ihtişamı simgeler.
Geleneksel Ortaçağ sanatında bu nedenle Lucifer, tavus kuşu ile ilişkilendirilmiş ve tavus kuşu, aynı zamanda Lucifer’in kutsal sembolü hâline gelmiştir: “Lucifer, Lucifer, kuyruğunu aç ve beni hızla ölüm vadisinin dar geçitinden, parlayan ışığa, Tanrıların sarayına götür” – Isanatha Muni – Lucifer, Antik Yunanca bir kelime olup “ışık getiren” anlamına gelir – yani aydınlanmayı getiren.
Ters Haç


Gösterilen: Ters çevrilmiş kırmızı bir haç, Thor’un çekicini (Mjölnir) tasvir eden gümüş bir muska
Ters Haç, Thor’un Ters Çevrilmiş Çekici formunda da görülen ve daha sonraları Hristiyanlık tarafından “Şeytani” olarak damgalanan ancak aslında Thor’un Çekicinin gücünü simgeleyen başka bir semboldür. Gerçek anlamı, çakraların doğru hizalanmasını sembolize eder. Son derece önemli olan Güneş [666] çakrası, aşağıya dönük olarak hizalanır ve ruha gücünü verir.
Güneş Çakrası ve Masonluk ile ilgili olarak: “Hiram Abiff” karakteri bir başka alegoridir. “HIRAM” kelimesinin Güneş için kullanılan çok eski bir mantra olduğunu unutmayın. Kara Güneş [astral Güneş]. Hrim, masonlukta Hiram Abiff ile bağlantılıdır. “Masonlukta üçüncü dereceye ulaşan tüm adaylara sunulur.” Buradaki ÜÇÜNCÜ dereceye dikkat edin—bu, üçüncü güneş çakrasını simgeler. Altın çakra. Güneş çakrası, aynı zamanda gamalı haç ile de sembolize edilir. Wikipedia’dan Hiram Abiff maddesi: Hiram Abiff (veya Hiram Abif ya da Dul Kadının oğlu), Masonlukta üçüncü dereceye ulaşan tüm adaylara sunulan bir alegorinin merkezi karakteridir. Hiram, Kral Süleyman’ın Tapınağı’nın baş mimarı olarak takdim edilir ve inşa ettiği tapınakta, kendisini Usta Masonların gizli şifrelerini açıklamaya zorlamak için yapılan başarısız bir girişim sırasında üç serseri tarafından öldürülür.
NOT: “Hiram, Kral Süleyman’ın Tapınağı’nın baş mimarı olarak sunulur.” Başka bir deyişle, ters çevrilmiş haç ile simgelenen güneş çakrası, Magnum Opus’un kaynağı ve ruhun güç merkezidir. Bu, aynı zamanda Thor’un Çekici ile de sembolize edilir. Solar çakra, “ruhun mimarı”dır. Ruhunuzu güçlendiren tüm enerji bu çakradan gelir. Güneş çakrasının göbek bölgesine yakın olması, aynı zamanda anne karnında ilk kez beslenip hayata başladığımız noktadır. Hiram Abiff bir karakter değil, bir KAVRAMDIR. “Gizli şifreler” çakraları uyandıran ve güçlendiren mantralar ve kudretli kelimelerdir. Tüm antik Pagan dinleri Güneş’e önem vermiştir. Güneş, yaşam verendir ve bu aynı zamanda ruhun astral Güneşi olan “Süleyman’ın Tapınağı”nı da içerir. Güneş çakrası, Magnum Opus’ta da kilit bir rol oynar.