Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Meditasyon, insanlığın başlangıcından beri bizim ilk araç ve fonksiyonumuz olagelmiştir. Meditasyon; düşüncenin, duygunun ve ruhun en kadim yoludur.
İnsanlar ellerinde sadece “taş ve çubukla” var olduğu zamandan, ve daha sonrasında da Tanrıların varoluşlarını sınırsız bilgiyle ve pınarla kutsamalarından beridir, meditasyonun ilkel bir formu her zaman kullanılagelmiştir.
Meditasyonun en ilkel- temel amacı, kişinin düşüncelerini açmak ve zihninin işlevini, içsel bir bakış sürecinde tefekküre sokmaktır. Burada mental zihni suskunluğa eriştirme, ele alma ve düzeltme noktasındayızdır. Dolayısıyla, Boşluk Meditasyonu da meditasyonda daha derin bir seviyeye inebilmek adına gerekli yeterliliği elde edebilmek için uygulanan bir işlemdir. İlkel düzey, tefekkür veya içgözlem olarak adlandırılabilir; düşünsel ve mantıksal değerler üzerine kurulmuştur, ancak yine de içinde bir miktar zihnin dişil tarafını barındırır.
Meditasyonun bir formu, hayatın bütün aşamalarında ve herkes tarafından uygulanmaktadır. Düşünmek, duyguları sorgulamak, bilgi ve algı düzeyine erişmek. Bilim ve matematik işlemleri meditasyonun ilkel formu üzerine kurulmuştur. Mantıksal zihinde bir sorgu olsun, ya da sezgisel zihne yönelik olsun, buna erişmenin kabuğu tektir ve aynıdır.
Daha dahi olan matematikçiler, aslında meditasyonda daha derin bir düzeye inerler, ve gözlemlerini mantıksal değil, sezgisel alanda gerçekleştirirler. Bu iki evre arasındaki dönüşüm daimi olarak bulunmaktadır ve meditasyonla birlikte her zaman armoni hâlindedir.
Zihni izole etmek ve içsel olarak zihnin işlemlerine bakış atmak. Neredeyse yaptığımız hemen hemen hiçbir şey zihnin, bilincimizin ve bizim dışımızda gerçekleşmez.
Bunlar ayrılmazdır.
Daha da derin bir düzey, meditasyonu mentalin altında; tanıklık, gözlem ve sonrasında da eylem hâlinde aramaktır. Transta derine indikçe, zihnin kademelerine, katmanlarına ve sonrasında da açığa çıkarma aşamasına erişiriz.
Bütün bu süreçler, elde edilmiş gözlem aşamasında yer alır, yani derinlik fark etmeksizin sizin bilinçli – farkında olarak bildiğiniz aşamada.
Açığa çıkarmak, kişinin gözlemi ve son aşamada da bilişi anlamına gelir.
İçe bakış, bilincin dalgın (mütefekkir) bir fonksiyonu olduğundan dolayı (dışa baksak bile bunu içe doğru işleriz), gözlemlemeli, ilk önce kendimizi tanımalıyız.
1. Bedenin ve zihnin tüm yeterliğiyle kim olduğumuzu biliyoruz. Bu sürekli devam eden, bilinçsel ve tinsel özbenliğimiz arasındaki “farkı kapama” süreci olarak düşünülmelidir.
2. Kişinin ruhuna erişip bunu açığa çıkarıyoruz. Bunu görüş, enerji, ışık ve bilgi olarak somutlaştırıyoruz.
Amacından sapmamak adına, kişi, meditasyonda ortaya çıkan ve bir süre daha devam eden bu parıltıyı anlamalı ve onu aramalıdır.
Meditasyonla gelen bir parıltı vardır, kişi bunu aydınlanma olarak da adlandırabilir. Bu parıltı, kişinin sistemlerini uyumlu ve aktive olmuş bir şekilde gerçekleştirir ve ruhani doğamıza olan kapıları aralar.
Kişinin bedeni uyarılır, ve beden içten sarmalanır, ilk nokta güzelliğin ve zevkin parıltısıdır.
Başlangıç seviyesinde biri olarak iyi hissedeceksiniz. Yenilenmiş. Bu hisse odaklanın. Sonrasında kişi daha genç hissedebilir, yaşam gücü aniden vücutta görünür duruma gelebilir. Bu hisse de odaklanın. Daha sonrasında kişi, varlığını çevreleyen bir zevk ve az miktarda da kendisinden gelen anlık bir mistik hissiyata kapılabilir. Deneyim çeşitliliği daha da üst katmanlara doğru uzanabilir.
Bu parıltı hem kişinin kendi bedeninin kimyasal salgılamasıyla, hem de kişinin ruhuyla dokunuşa geçip bağlantı kurmasıyla oluşur. İlk neden, ikincinin etkin biçimdeki etkisidir.
Aristoteles nasıl ki Theoria’nın, Eudaimonia aşamasına (edinilmiş bilginin aşaması – Demon – ve ID [benlik]. “Eu”, mutlu ve iyi demektir, fakat bir yandan da “eu”, “ben” demek olduğu için, biz “mutlu ve iyiyiz”.) götüreceğini söylediyse, bilinç de bilme hâline ulaşır, bu da atılımcı bir ilerlemedir.
Bilmek, aynı zamanda deneyimlemek, yani yaşamak demektir. Meditasyonu deneyimlemek, tanımak demektir.
Bunun meditasyonla doğrudan harekete geçirilecek pratik yönü, bedeninizdeki bu parıltıya odaklanmak ve onu sürdürmektir.
Güzel Yüksek Rahibemiz Maxine‘in sayısız yazısında vurguladığı üzere:
Herhangi bir meditasyonun ve/veya hatha/fiziksel yoga gibi meditasyonla alakalı egzersizlerin en önemli yönü, enerji vızıltısını yakalamaktır. Bunun her etkili ruhani egzersizden sonra gerçekleşmesi beklenir. Yeni olanlar için, günlük egzersizlerin düzenli şekilde, birkaç hafta boyunca yapılması gerekebilir, yine de bunu bilecek ve hissedeceksinizdir. Bu egzersizler bunun için – cadıgücünü yükseltmek ve ruhun gücüne güç katmak için vardır.
Özellikle bu egzersizlerde ustalığa eriştikten sonra TV’nizin, radyonuzun veya stereonuzun gümbür gümbür ses yayması gibi şeyler, eğer hareketlerinize veya cadıgücünüzü yükseltmenize mani olmuyorlarsa, önemsiz bir hâl alacaktır. Çoğu zaman kulak içi kulaklıkla, CD çalarım gümbürderken yoga asanaları yapıyordum. Sonrasında yine müzik dinlemeye devam ederdim- hatta bazen ben enerji vızıldaması için oturmuşken, dinlediğim müzik metal de olurdu. Tek önemli olan şey, bu egzersizleri yaptıktan sonra enerji vızıltısının başlaması için hareketsiz bir şekilde oturmanızdır, sonrasında ise üzerine odaklanın.
Ruhunuzun enerjilerini yüksek tutabilmek için yapabileceğiniz tek şey, onları arttırmak için çalışmak ve sonrasında da bunu uygulamaktır. Meditasyonlarınız için ne yoldan giderseniz gidin [hepimiz farklı bireyleriz], meditasyon/yoga vb. senslarının ardından kişi mutlaka oturmalı ve “enerji vızıltısı” olarak adlandırdığım şeyi tatmalı. Bu aşamada enerjiyle parlıyor, onunla titreşiyor gibi hissedersiniz, veyahut da ruhunuzun hangi kısmına çalışmışsanız oradaki, henüz yeni yaptığınız çalışmayla yükseltilmiş enerjiyi hissedersiniz.
Enerji vızıltısı, bu bağlantının parıltısının ve aydınlanmasının bir parçasıdır. Vızıldama; bedenimizin titreşimi, ışınımı, enerjiyi ve ruhani Eudaimonia’daki kendi fonksiyonelliğini hissetmesidir.
Bunun üzerine gerçekleştirilecek derin düşünce; odakla, bu deneyimi yaşayarak içinde bulunulan anı gerçekliğe dökmeyle, kişinin bunun içine dalışıyla yapılır – bu da bedeninizde yoğunluk yaratıp bunu güçlendirir.
Bu gerçekleşen şeyin diğer bir yönü de, bunun hafızanıza ve bedenin gerçek duyularına kazınması, zamanla da gerçek ruhani yetenekler ve büyü için güç kazandırmasıdır.
Aynı zamanda doğal olarak bekleneceği üzere, bu parıltıya ulaşmak ve üretmek için çakralarınızı ve kendinizi temizlemelisiniz. Kir temizlenmeli ki, ışık ile titreşim varlığın katmanlarından yükselebilsin.
Pratik ve bireysel rutininde kişi, kendi bedenin bu spesifik parıltıyla ne kadar süreliğine “doymuş” hissettiğini gözlemlemelidir. Örneğin, kişi 5-8 saatliğine bir yeterli doygunluk hissi yaşayabilir. Sonrasındaysa kişi tekrar meditasyon yapmalı ve beden kasesini tekrardan bu enerjiyle doldurmalıdır.
Kendinizi bundan mahrum etmemek en iyisi olacaktır. Dahası, bu ruhu şenlendiren hissi unutabilir, güç kaybına uğrayabilir, gelişimin ileri düzeylerine olan ivmeyi yitirebilirsiniz.
Kapak: Jean-Honoré Fragonard, The Swing.