Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Bütün SS Ailemize esenlikler,
Bugün itibariyle Gündönümüne yaklaşıyoruz, herkese pozitif ve en içten dileklerimi iletmek istiyorum. Yapılacak işlerin yoğunluğundan ötürü gönderi kısa tutulacak olsa da, Şeytan Baba’mızı gururlandıracak ve İtibarını restore edecek güzel bir gönderi olacaktır.
En son çıkan PDF’yi alanlar ve bunun için çalışanlar, sizler çığır açan bir bilgiyi almış bulunmaktasınız. Bütün bunların hepsi, hâlihazırda Joy of Satan’da bulunan bilgileri de katarak birlikte kavranmalıdır. Böylece kişi, inancının hiç olmadığı kadar sağlam bir hâl aldığını, gerçek bilgiyle desteklendiğini görecektir.
Hâlâ daha platform onarımıyla ilgileniyoruz ve arkaplanda oldukça fazla, epey fazla iş var. Bu yüzden mesaj kısa tutulacak. Ayrıca e-postalarla ve diğer şeylerle de ilgilenmeye çalışıyorum. Kolay değil.
Herkes, Şeytan’ın “Cehennemde” oluşu menkıbesini açıklayan bu makaleden yararlanmalı/makaleyi keyifle okumalı. 3. Sayı içerisinden, en yararlı makale olarak öne sürülen buydu. Şeytan’ı, “Lucifer”i ve “Cehennem”i basit bir şekilde açıklıyor olacak.
Lordumuz Şeytan Lucifer’in önünde hepimiz yere kapanmalıyız, o ki bizi seven ve yaratılıştaki en önemli görevi tamamlamak için bizleri bir araya getirendir.
Restorasyona giden yol, İBLİS’İ YÜKSELTMEKTEN GEÇER!
Mutlu Gündönümleri, KEYİFLİ OKUMALAR!!
5. İçimizdeki Şeytan: “Cehennemin Kralı” & Kundalini Yılanı
Şeytan Baba hakkındaki bütün yanlış anlaşılmaları geçmişe gömmüş olarak, şimdi okült ilmin daha da diplerine dalabilir ve bunun içimizdeki gerçek içsel anlamını inceleyebiliriz.
Yukarıdaki makaleler, dışrak bilgi ve enformasyona atıfta bulunmaktaydı. Bu makale ise Lucifer/Şeytan hakkındaki içsel bilgiye odaklanmaktadır, diğer bir deyişle, bu bilginin nasıl kendimizi anlamamıza yardım edebileceğine odaklanmakta.
Her Spiritüel Satanist, bu gerçeğin farkında olmakta ve bilmektedir ki, bütün Spiritüel Satanistlerin en önemli uğraşlarından birisi, başarılı bir şekilde ve tamamıyla Kundalini Yılanı olarak adlandırdığımız şeyi yükseltebilmektir.
Kundalini Yılanı [hepimizin içindeki Şeytan’ın enerjisi], omurganın dibinde uyku hâlinde yatmaktadır. Bu, meşhur “ilk günahın” sonucu gerçekleşen “Lucifer’in Düşüşünün” sembolizmidir.
“İlk günah”, bizim ruhani olarak gelişmiyor oluşumuzdan başka bir şey değildir; bu “günah” “düzeltildiğinde”, kişi başarılı bir şekilde “Ejderhanın yoluna” veya “Tanrı gibi” oluşun yoluna girmiş olur.
Yılanın uyur hâlde kalmasına izin verdiğimizde, düzeltilmiş bir ruhta olması gereken, Ruh ile Maddeyi bir birlik hâline sokarak bağlayan telle sarılı dolaşımı bilfiil olarak oluşturmuyor oluruz. Yine de, bu gerçekleşmeden, kopukluk güçlüdür ve kişi esasen birleşmiş durumda değildir.
Özünde, Yılan orada pasif hâlde kaldıkça, bizler de ruhani olarak aktive olamayacağız. Bu gücün salt bir şekildeki hareketi, bizim Ruhumuz için kelimenin tam anlamıyla bir kurtuluştur.
Bu evrede, bizler genel olarak “Tanrının görkemine karşı kör” olarak anılırız, bir diğer deyişle, “gören gözlerimiz” [3. göz] yoktur ve kendi içimizde var olması gereken diğer pek çok ruhani yeteneğimiz de bulunmamaktadır. Bir bakıma, bu kendi doğamıza karşı işlenmiş ağır bir suçtur.
Tanrılar, zamanın doğuşundan beri, insanlığın hak edenleri ruhani olarak yükselebilsin diye bu bilgiyi saklamışlardır. Düşmüş bir durumdayken kişi, esasen hem cehaletin, hem de entropinin kurbanıdır. Kişi esasen kör ve zayıftır, Bilgelik nedir bilmez ve “Bilgelik Ağacından” hiçbir şey yememiştir.
Bundan kaynaklanan akabindeki cehalet, aynı zamanda ruhu da lanetlemekte, “Cehaletin Pençesinde” tüketilmesine izin vermektedir.
Bu evredeki Yılanımız ve ruhumuz “Sönüktür” ve ruhun da mühürlenmiş olduğu “Karanlığın Krallığı” tarafından hüküm sürülmektedir. Bu evrenin restore edilebilmesi için meditasyon, arınma, ve ayrıca insan ruhunun ışık diyarına dahil olması gereklidir.
Yılan aynı zamanda “Işık Getiren” olduğu için, onun aktivasyonu da, insan ruhunu ve tinini bunları Işığa bağlama yoluyla güçlendirmektedir. Bu nedenden ötürü, Şeytan Baba sıklıkla yanlış anlaşılmış alegoriler içinde, “Tanrının Tahtına Oturmak” isteme arzusuyla lanse edilmiştir.
“Tanrının Tahtı” 6. Çakradır; burası, 7. Çakra’nın “Semavatının” bir altında yer alan doğrudan bağlantı noktasıdır. Yılanı tamamen yükselterek, Şeytan, “Tanrıya” tekrar ulaşmak için “uyarılmış” olan uyuyan Tanrıçayla İlahi Birliğinde “Tacını Geri Alır”.
Bu düşmüş evredeki düşmüş enerji, “cehennem azabının” nedenidir, o nedenledir ki bizler, o olmadan “Yeraltı” olarak adlandırdığımız yerin konaklayanları olurduk.
Bir açıdan bizler; boş vaziyette durmak ve düşmüş Yılanın temsil ettiği entropik negatif enerjiye teslim olmak yerine, içsel karanlığın yeraltı dünyasından geri dönmeli, ve içimizde bunu başaracağımızın onurunu ve inancını taşırken, “Tanrıya” doğru yükselişe geçmeliyiz. Tanrılığa giden yol budur.
“Felaketin ve cehennem azabının ateş çukuru”, yine aynı şekilde Şeytan üzerine yıkılmış bir yanlış anlaşılmadır; bu aslında “Yaşam Alevinin” boy gösterdiği yangılı “Kök Çakrası”nın esas kaynağıdır. Bu “Ateş çukuru” içinde, Şeytan “Hükümdar” olarak oturur, “Düşmüş” durumdadır, “Lucifer” konumuna tekrar döneceği, “Tanrının Tahtına Yükseleceği” günü beklemektedir.
“Ateş Çukurunun” içinde, ateş aynı zamanda güneşin ve ışığın ateşinin de sembolü olduğu için, bütün bu en aşağı katmanlardaki cehaletin karanlığı içindeki bu ışık huzmesi, biz insan türünün kurtuluş kaynağı olarak yatmaktadır. Bu ateş yayılmalı, kişiye öncelikle “günahlarının” sonunda temizleneceği “Cehennemdeki” büyük arındırıcı azabı tattırmalıdır.
Bu dönüşüm sadece bütün “günahları” bilen, esasen bütün bu sürecin efendisi olan Şeytan’ın gücü aracılığıyla gerçekleşebilir.
Bu yoğun arınma süreci, artık düşmüş durumunu temsil eden kederinden ve yanlışlarından eziyet görmeyen kişinin arı ve pak ruhunu, göksel güç seviyesine yükseltir.
Şeytan ve Onun Demonları bu süreç boyunca rehberlik ederler, bu oldukça önemlidir ve bir insanoğlu için başarabilmesi için azımsanamayacak derecede cesaret gerektirir, çünkü özenle ve sebatla çabalayış gerektirmektedir. Bunun yapılış yolu, Bilgelik Ağacından yeme, bilince erme, ve Tanrıların bilgisini uygulayıp adım adım, bilgece onlara doğru kendimizi geliştirmekle olur.
-HPHC 666
Kapak: Antoine Coypel, Jupiter and Juno on Mount Ida.