“Hristiyanlıkla şimdiye kadar olduğundan daha sert bir şekilde uğraşmak zorunda kalacağız. Bu Hristiyanlıkla, tarihimizde başımıza gelen ve bizi her çatışmada zayıflatan bu en büyük belayla hesaplaşmalıyız. Bizim kuşağımız yapmazsa, uzun süre devam edeceğine inanıyorum. Bunu kendi içimizde yenmeliyiz.”
— Reichsführer Heinrich Himmler; SS’nin üst düzey liderlerine konuşma, 9 Haziran 1942 Berlin
“Nasyonal Sosyalist ve Hristiyan anlayışları bağdaşmaz. Hristiyan kiliseleri, insanların cehaleti üzerine inşa edilmiştir; aksine [Nasyonal Sosyalizm] bilimsel temellere dayanır. Biz [Nasyonal Sosyalistler] Tanrı inancından bahsettiğimizde, saf Hristiyanlar ve onların ruhsal sömürücüleri gibi, evrenin bir yerinde oturan insan benzeri bir varlığı kastetmiyoruz. Tüm bu sayısız gezegenin evrende hareket etmesini sağlayan doğal yasa tarafından yönetilen güce, her şeye kadirlik veya Tanrı diyoruz. Bu evrensel gücün; her bireysel varlığın, her dünyevi bakterinin kaderiyle uğraşabileceği, sözde dualardan veya diğer şaşırtıcı şeylerden etkilenebileceği iddiası(na inanmak), gerekli bir saflığa veya başka bir şekilde utanmaz profesyonel kişisel çıkara bağlıdır.” –Martin Bormann
Yanlış bilgilendirme nedeniyle birçok insan, Nazi Almanya’sının Hristiyanlığa dost olduğuna inanıyor. Bu, neresinden bakarsan bak doğru değildir. Kafası tamamen karışmış olanlar için bu web sitesi, Nazilerin yalnızca Hristiyan karşıtı olmadığını, aynı zamanda Üçüncü Reich Liderlerinin Hristiyanlığı, hem Katolik hem de Protestan Kiliselerini, yok etmek için aktif olarak çalıştığını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor.
Çok sayıda okült sembol, yani gamalı haç ve SS rün sembolleri sadece Hristiyan karşıtı olmakla kalmaz, aynı zamanda Hristiyan Kiliseleri tarafından ‘Şeytani’ olarak etiketlenir. Buradaki bağlantıların her biri, Hristiyanlığa olan nefretleri ve Hristiyanlığı tamamen yok etme ve Hristiyanlık öncesi Paganizm’e geri dönme niyetleriyle ilgili olarak, Üçüncü Reich Liderlerinin her biri tarafından sayısız referans ve belgelenmiş alıntılar sunmaktadır. Gerçekte, eğer yeterince araştırma yapılırsa, “Satanizm”, Paganizm için her şeyi kapsayan bir etikettir. “Şeytan” İbranice’de “DÜŞMAN” anlamına gelir. ‘Şeytan’ Yahudilerin düşmanıdır. Şeytan, Centillerin Tanrısıdır. Üçüncü Reich’ın Liderleri bunu biliyordu.
‘Satanizm’, Paganizm için ortak bir etikettir. ‘Pagan’, ‘Centil’ anlamına gelir. [Bakınız ‘Yahudi Hahamlar Şeytan hakkında ne diyor’]
“Çünkü Musevi dini, Yahudi ırkının korunmasına yönelik bir öğretiden başka bir şey değildir. Dolayısıyla sosyolojik, politik ve ekonomik bilginin hemen her dalıyla bağlantılı olarak gündeme gelebilecek her alanı kapsar.”
Adolf Hitler – Kavgam
“Yemek salonunun içinde Himmler ve yakın çevresi(Inner Circle), ölü Teutonların(bir tür Cermen halkı sanırım) ruhlarıyla iletişim kurma girişimlerini ve yan odadaki bir kişinin zihnini irade gücünün yoğunluğuyla etkileme çabalarını içeren çeşitli okült egzersizler yapacaktı. SS’de Hristiyanlığa yer yoktu ve üyeler aktif olarak Kilise’den ayrılmaya teşvik edildi.”
Hristiyan törenlerinin yerini alacak yeni dini törenler geliştirildi; örneğin, Noel’in yerini alması için bir kış gündönümü töreni tasarlandı (1939’dan itibaren ‘Noel (Christmas)’ kelimesinin herhangi bir resmi SS belgesinde görünmesi yasaklandı) ve yaz gündönümü için başka bir tören. Hediyeler kış gündönümü yerine yaz gündönümü töreninde verilecekti.
Noel’in yanı sıra, düğünler ve vaftiz törenlerinin yerini pagan ritüelleri aldı ve bu bölümde daha önce gördüğümüz gibi Pagan mitleri Himmler’in SS topluluğunun kalesi olarak Wewelsburg’u seçmesini etkiledi. Peter Levenda’nın [Unholy Alliance: A History of Nazi Involvement with the Occult by the Occult (24 Mayıs 2002)] döneme ait daha önce yayınlanmamış belgeleri gün ışığına çıkarma konusundaki titiz çalışması, Ahnenerbe ve SS’nin pagan dünya görüşünü ele almamızı sağlıyor. Ahnenerbe’nin dosyaları, A. E. Muller’in 1903’te Aşağı Saksonya adlı aylık bir dergide yayınlanan ve on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Wewelsburg yakınlarındaki Exsternsteine anıtındaki yaz gündönümü kutlamalarını anlatan bir makalesini içeriyordu.
“Levenda’nın belirttiği gibi, bu motifler Nazizmin volkisch temellerinde Aryanlar tarafından kutsal kabul edilen, Hristiyanlıkta kötülüğün arketipi olarak düşünülen yılanla ortaktır.”
Yukarıdaki alıntı şu kaynaktan alınmıştır: Invisible Eagle: The History of Nazi Occultism by Alan Baker © 2000
“Bu kıdemli SS generallerinin aldığı gizli inisiyasyonun merkezinde, ‘SS’ anagramının kendisinin gerçek önemi vardı. SS’in “rütbe seçkinleri” için baş harfler, bir terim anlamı olan Schutzstaffel kelimesinin kısaltmasıydı, gevşek bir şekilde özel bir personel veya askeri birlik olarak kullanılırdı. Ancak inisiyeler için, ‘SS’in tamamen başka bir anlamı vardı, kökleri okült ve antik Sümer, Babil ve bir dereceye kadar Mısır inancına dayanan bir anlam. Bu inisiyeler için, ‘SS’ harfleri, Schwarze Sonne, yani Kara Güneş’e atıfta bulunuyordu.
Yukarıdaki alıntı, Joseph P. Farrell tarafından yazılan “Reich of the Black Sun: Nazi Secret Weapons & the Cold War Allied Legend” by Joseph P. Farrell © 2004″‘nden alınmıştır © 2004