Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Çok az kişi Şeytan’a eskiden Dünya çapında, farklı isimlerle ya da tezahürlerle insanları Tanrısallığa ulaştırdığı için tapıldığını bilir ve anlayabilir. Biz bu gerçeği burada biliyoruz.
Yahudiler tüm detayları bilirler, fakat “Goyimler” kendilerini eğitmek için çok az emek sarf eder. Goyim (hayvan) kimliğinin bir parçası da eğitimsizliktir. Eğitimsizlik, insanı yalanlara karşı açık hâle getirir. Akışına bırak ve sığır gibi yaşa.
Antik dillerin nasıl öğretildiği veya telaffuz edildiği hakkında bilgilerinin olmaması bir kenara, çoğu insan Antik geçmişten tamamen habersizdir. Bugün elimizde bulunan İngilizce metinler bozulmuştur (çeviriler buna sebep olmuştur), bu nedenle herkesin neler olup bittiğini anlayabilmesi için geçmişe dönmesi gerekir.
Her şeyden önce, Yahudiler en gizli yazılarında Şeytan’a SATANAZ derler. Şeytan’ın isminin orijinal yazılışı Antik Yunancada ΣΑΤΑΝΑΣ şeklindedir. Yahudiler sesli harfleri kullanmadıkları için bu bize dört harf verir.
Bu, STN ya da STNS olabilir. Basitçe, ΣΤΝΣ.
Ancak işin sırrı burada saklı. Orijinal yazıların yazıldığı Yunancada, daha sonrasında Antik Yunancadan çıkarılan Digama harfine sahibiz.
“Digama, vav veya vau (büyük harf: Ϝ, küçük harf: ϝ, rakam: ϛ) Yunan alfabesindeki eski bir harftir. Başlangıçta /v/ sesini temsil ediyordu, ancak esas olarak 6 rakamını temsil eden bir sembol olarak kullanılmaya devam etti.”
Bu “ϛ”, daha sonra gelen dillerde kullanılan S harfine dönüşen bir gliftir. ϛ’nin tam olarak nasıl bir Yılan gibi göründüğüne dikkat edin. Şeytan aynı zamanda Yılan Tanrı’dır ve O’na iftira atan düşman kitaplarında bile Yılan ile sembolize edilir.
https://en.wikipedia.org/wiki/Digamma [Türkçe: https://tr.wikipedia.org/wiki/Digama]
Bu, daha sonra Ortaçağ kilisesi tarafından Antik Yunancadan zorla çıkartılmış, değiştirilmiş ve tamamen yok edilmeye çalışılmıştır. Herkesin bildiği gibi, Yahudilerin çaldığı Yeni Ahit dili budur.
Yahudiler bu sahtekârlığı Helenistik Dönem’de formüle ettiklerinden dolayı, Yahudi istilasına uğramış literatürün çoğu gerçekten de Antik Yunancadan gelmiştir. Bu mektubun üç hâli vardır:
Digama’nın son hâli aslında bugün bildiğimiz S harfidir ve diğer dillere aktartılmıştır. Fonetik olarak bu, daha sonra dile bağlı olarak SATANAZ, SATANAS veya SATANAN olduğu anlamına geliyor. Bu aynı zamanda Fehu Rünü’nün de glifidir. F, İngilizce konuşulan lehçelerde V ya da /Vav/ sesi olan V sesinden türetilmiştir.
Yani bu, Şeytan’ın Antik Yunan metinlerinde yazılan orijinal adı olabilir. Yahudiler STN ismini kullanmaktadır.
Fakat yukarıda da belirtildiği gibi, S harfi “ς” veya Digama için bir kılıftır. Bu da telaffuzun WTN ya da VTN olduğu anlamına geliyor. Az önce telaffuz edilen VTN, bu bilgiye dayanarak uygulanabilecek fonetik bir değişiklik olarak VATAN veya VOTAN’ı açık bir şekilde göstermektedir.
Antik Yunancada bu “SΤΝΣ veya STNS” oluyordu, bu da VTNS veya VTNZ olarak telaffuz edilirdi.
Sesli harfleri de eklersek, WODANAS ya da WODANAZ olur. Bu Eski Cermen isminden, Odin, Wodan, Wodin ve diğer birçok isim gibi değişikliğe uğramıştır.
Esas olarak, yukarıdaki bilgileri kullanırsak, gerçek adı Wodanaz’dır… Ya da bugün bildiğimiz şekliyle… Satanas.
“Daha kapsamlı bir şekilde Cermen mitolojisi ve paganizminde Odin, Eski İngilizcede W ōden, Eski Saksoncada W ōdan ve Eski Yüksek Almancada Wuotan veya Wōtan olarak biliniyordu ve hepsi de yeniden yapılandırılan Proto-Cermen Wōđanaz teoniminden geliyordu.”
https://en.wikipedia.org/wiki/Odin [Türkçe: https://tr.wikipedia.org/wiki/Odin]
Cermen dilini ve A ile O’nun farklı lehçelerde nasıl değişebildiğini bilenler için, tam olarak aynı sese sahibiz. Ünlüler bile değişir, fakat ünsüzler kelimenin kalıbını ortaya çıkarır.
“Bunun telaffuzu /ˈwɔː.ðɑ.nɑz/ şeklindedir.” Ya da bizim söyleyebileceğimiz gibi, V- a-/o- da-NaZ. W veya V, bu yazının başında açıklandığı gibi S sesine dönüşmüş ve iki terimi birbirine bağlamıştır: Wotanaz ve Satanaz.
Bu da “SATAN” ya da “SATANAS”ın gerçekte ne anlama geldiğini ve Odinik kült ile olan ilişkisini göstermektedir. İlginç bir şekilde, tüm bu terimler Hint-Avrupa dil kökü aracılığı ile birbiriyle bağlantılıdır ve Satya’dan ortaya çıkan “Satan” ile de ilişkilidir.
Bu iki isim, yozlaşmadan sonra bile onları söylediğimizde çok çarpıcı bir şekilde yakın geliyor. Wotanaz ve Satanas’ı telaffuz edin, sesinizde ve telaffuzunuzda benzerliği göreceksiniz.
Yahudiler bunu sakladılar, çünkü bunun kodlanmamış olduğunu düşünün. İnsanlar nasıl olur da Wodanaz’ı ve Kadim Babalarını lanetlemek için kiliseye gidebilirlerdi? Bunların gerçek bağlantısı her şeyi çok daha açık hâle getirecektir. Ancak bilgi, ve bu bilginin pratik edilmesi bilindiğinde, o zaman hepsi bir araya gelir.
Esasen komik olan şey, SATANAZ veya SATANAS’ın, WOTANAZ’a, ODIN’in WOTANAZ’a olduğundan daha yakın olmasıdır. Odin’in daha eski olan ismi, aslında “Odin”in bölünmüş versiyonundan daha açıklayıcıdır.
Şimdi, Siyon Liderlerinin Protokolleri’nde Tanrı’yı yok etmek ve öldürmek ile ilgili yazılanları unutmayalım. Açıkça görülüyor ki, öldürmeyi planladıkları bu “Tanrı”, ne kendi “kültürlerinden” ne de İslam’ın ya da Hristiyanlığın temellerinden ortaya çıkan bir şey değildir. Bunlar, onlardan gelmiştir.
Bu durumda yok etmekte ısrar ettikleri kişi Şeytan’dır.
Siyon Liderlerinin Protokolleri’nden 4 numaralı protokol:
“TANRI’YI YOK EDECEĞİZ.”
Yahudi olmayan halkların tüm Kadim dinleri, çağlar boyunca “Satanizm” adı altında geniş bir terimle etiketlendi ve tüm bu insanlar yok edildi. Ne için? Kadim Sisteme farklı bir şekilde inandıkları için.
Son olarak, Carl Jung’un da itiraf ettiği gibi, Wotanaz ya da Şeytan’ın gücü gerçekten de ebedidir.
“Örneğin, Tanrı Wotan’a olan inanç yok olduğunda ve artık kimse onu düşünmediğinde, başlangıçta Wotan olarak adlandırılan fenomen kaldı; Nasyonal Sosyalizm’in büyük ölçekte gösterdiği gibi, adından başka hiçbir şey değişmedi. Kolektif hareket, her biri Wotanizm belirtileri gösteren ve böylece Wotan’ın gerçekte hiç ölmediğini, orijinal canlılığını ve otonomisini koruduğunu kanıtlayan milyonlarca insandan oluşur. Bilincimiz sadece Tanrılarını kaybettiğini zanneder; oysa gerçekte onlar hâlâ oradadır ve onları tam güçle geri getirmek adına yalnızca spesifik bir duruma ihtiyacı vardır.” -Dr. Carl Gustav Jung, Miguel Serrano’ya yazdığı bir mektupta bunları belirtmiştir.
“Arketip olarak Woden, Carl Jung’un Makalesi” Dr. Martin Heidegger’in “Jung ve Völkisch Hareketi’nden” yaptığı kapanış alıntısı da bu yazıyı güzel bir şekilde kapatacaktır:
“Bir bütün olarak bakıldığında insan varoluşunun geçmişi bir yokluk değil, derin kökler saldığımızda her zaman geri döndüğümüz şeydir. Ancak bu geri dönüş, olmuş olanın pasif bir şekilde kabulü değil, onun dönüştürülmesidir.”
Bu dönüşüm artık bildiğimiz ismiyle Spiritüel Satanizm olarak anılıyor.
Ya bize katılın, ya da ruhaniyetin düşmanları tarafından yok edilin – geleceğin sloganı bu. Pek çok kişi uzun zamandır yanlış tarafta ve kendi halklarına, Kadim kültürlerine ya da atalarına karşı savaşıyor. Spiritüel Satanizm bu hasarı restore etmenin asıl anahtarıdır.
İsimler değişir, ancak nereye bakarsak bakalım hep aynı şeyi gösterir.
Bu, düşman güçlerine ve bizim güçlerimize karşı verilen Kadim ve ilksel savaşın yine aynı görüntüsüdür.
Düşman, Şeytan, Odin, Satan ve Satya ile savaş hâlindedir – Hakikate karşı verilen bir savaş. Tanrıların Irklarına ve geçmişimizin aydınlık sembollerine karşı bir savaş.
-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666