Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Kişi Tanrılara ilk geldiğinde ve Joy of Satan’ı okuduğunda, kişi kati biçimde ilk aşamadadır. İlk aşamada iken, bir insanın bildiği tek şey “arzularıdır”, ve bu arzular hiçbir bilgi, anlayış, veya ruhani kavrayışın herhangi bir formuyla birlikte yer almaz. Kişi sadece bir şeyleri arzular ve “o an olduğu” kişidir.
Kesinlikle, yukarıdakini, arzularınızı terk etmeniz gerektiğini söyleyen bir tavsiye olarak algılamayın. Aslında, onların en iyilerini bulmalı ve en iyi şeyler için çabalamalısınız, fakat bir yandan da, üst zihnin de bu arzuları gelişiminiz kapsamında kullanabilmesine izin vermek için sabit fikirli olmayın.
Eğer 15 yıl önce bana ne istediğimi soracak olsaydınız, yüksek ihtimalle ben de çoğu insanın “istediklerini” düşündükleri şeyleri size sıralardım. Yanlış konumlandırılmış ihtiyaçlar, istekler, veya bilinen sınırlamalar veya gereklilikler, Apollo’nun “Kendini Tanı” sözünü, kendi üzerinde hiç uygulamamış birisinin nedenleridir.
Diğer şeylerin yanı sıra, Tanrılarla kurulabilecek aşkın iletişimin varlığını gerçek olarak ele aldığımızda, bu, yanlış varsayımlara gebe olabilmektedir, ki bu da özünde evrenin kendisinin işleyişi ya da Tanrılarla ilgili yanlış bilgiden kaynaklanmaktadır.
Tanrılarımız evrendeki Adaletin temelleri ve sütunlarıdır. Tanrılarla yakın bir ilişki, kişinin onların öğrencisi olması anlamına gelir; bu ilişki tüm yaşamlarınız ve varoluşunuz boyunca sürecek, ruhun varoluş çamurundan yükselerek onlar gibi olduğu değerli bir ilişkidir.
Yukarıdakiler, kişinin gücü arttıkça daha düşük seviyedeki her türlü arzuyu tatmin edecek olsa da, evrimsel bir yol olan bu yolun ilişkili olduklarını tastamam karşılayan bir mukadderat değildir.
Kişi esasen burada, kımıldamadan oturup Tanrılar tarafından “mucizevi bir şekilde” alınıp götürülmek için değil, kendine gelmek için bulunmaktadır. Bu, kendi benliğinizle birlikte olduğunuz için, gerçekleşmesine ihtiyaç duyduğunuz en saf hakikattir. Bu benlik, “değerli” olmalıdır. “Değerlilik” faktörü, bir ruhun gücü, bilgeliği ve anlayışıyla ilgilidir.
Tanrılar adil olduklarından, belirli şekillerde çalışırlar; bunlar, Adaletin, canlıların özünde bildikleri şeylerde bir sınırı olduğu için, insanlar tarafından anlaşılmamışlardır. Şeytan ve Beelzebul gibi Tanrılar evrenin kendisini yönetmektedirler ve onlardan gizli hiçbir şey yoktur. Orfiklerin dediği gibi, “Sen Zeus, var olan, olmuş olan ve gerçekleşecek olan her şeyi görmektesin.” Tanrılar bilincin nihai formlarıdır.
Bu bakımdan, Tanrılar iyi oldukları için insanları bir şeylerden asla haksız yere mahrum bırakmazlar. Buradaki iyi, Eski Yunanca’daki “Agathos” terimidir ve zarar veremeyeceği ya da ağır bir şekilde cezalandıramayacağı gibi bir anlama gelmez, ancak bunun her zaman İlahi Yasaya uygun olarak yapıldığı anlamına gelir [Mısırlıların Maat Yasası’nda olduğu gibi]. Bu nedenle Tanrılar “Agathoi”dir; İyidir, İlahidir, gökseldir, tüm işlerinde iyi ve uygundur.
Dolayısıyla iş kara büyü, intikam veya diğer daha karanlık şeylere gelince, bu varoluş seviyesinde olduğumuz ve henüz daha yukarısında bulunmadığımız için bunları kendi katımızda yapmakta özgürüz. İstersek bunu kendi büyümüz ve kara büyüyle birlikte kendimiz de yapabiliriz, fakat yine de kişi, bu kararının gerekli karşıt gücüyle karşı karşıya kalmak durumunda olacaktır.
Tanrılar bunun ötesinde olduklarından, bizim “kişisel kazanç” olarak adlandırdığımız şey için “başka bir şeyin/bireyin acısını çıkarmak için diğerine haksızlık edecek” bazı eylemlerde bulunmayacaklardır. Bu tür nadir müdahale durumları, ancak söz konusu insanlar gerçekten başka bir faktörü hak etmiyorsa, örneğin bir insanın başka bir insanı sebepsiz yere öldürmek istemesi gibi, böyle durumlarda gerçekleşecektir. Bunun nedeni, insanların bu tür şeylerin hâlâ “izin verildiği” daha düşük bir yaratılış seviyesinde var olmalarıdır.
Mesele şu ki, yukarıdaki bizimkinden daha üstün bir bilinç biçimidir ve “arzu” temelinde inşa edilmemiştir; bu arzu kördür ve kendi başına, sadece maddi bedenden doğan, bir başkasının acısından haz duyma mekanizmasıdır. Arzuda kötü bir şey yoktur, ancak kendi başına, Tanrıları ve onların mükemmel dengelerini veya anlayışlarını yansıtmayan veya evrenin yasalarını tehlikeye atan birçok “Tanrısallıktan Uzak” şeye sevkedici bir faktör haline gelebilir. Bu yasalara Tanrılar da dahil olmak üzere herkes tarafından saygı duyulur.
Tanrıların takipçilerine verdiği gerçek armağan, onların dönüşmeleri gereken şey hâline geldikleri ve Tanrıların güçlerinin gerçekten vücut bulmuş hâline döndükleri, onlara ulaştıkları gelişimsel bir yoldur. Tanrıların bu şekilde hareket etmelerinin nedeni, ruhlarla ilgili bazı geçici semptomları yatıştırmaya değil, onları tamamen düzeltmeye çalıştıkları içindir, çünkü kişi Tanrılardan yardım istediğinde, yardım, bir tefeciden ya da varoluşun daha düşük bir seviyesinde debelenen başka bir şeyden değil, mükemmel bir varlıktan gelir.
Bana daha önce düşmandan, düşünce formlarından, dileklerin yerine getirilmesinden ve benzeri şeylerden bahseden insanlar oldu. Evet, böyle varlıklar var ve bu varlıklar varoluşun daha düşük katmanlarında bulunuyorlar. Tıpkı Lesser Demon’ların yapabildiği gibi, size bazı şeyleri “bahşedebilirler”. Spiritüel Satanistler söz konusu olduğunda, bize yardım etmek ve bizi korumak için bulunurlar ve evet, dilekleri veya arzuları yerine getirebilirler. İnsanları ruhaniyetten bihaber tutmak isteyen bu varlıklar tarafından kişiye gösterilen ilgi ne kadar azsa, ona verilen bilgi de bir o kadar az olur.
Düşman söz konusu olduğunda pek çok “Tepenin de Tepesi” vardır ve bunlar tek bir meditasyon dahi bilmezler, yine de gezegeni yönetirler ve hiçbir şeyin gerçekten anlaşılmadığı “harika yaşantılarının” tadını çıkarırlar. Bu, altın kafeste bir köleliktir. Tanrılar özgürlüktür; özgürlük ise öğrenmeyi, uygulamayı, öz yeterliliği, kendini aşmayı, hedeflere ulaşmak için ittifaklar ve bağlar kurmayı; böylesine şeyleri gerektirir. Yalancı egoyla bezeli altın bir kafes değildir.
Yine de özünde Tanrılardan olan bu varlıklar, Tanrılar için çalışırlar ve Tanrılar açıkça emretmedikçe, varoluş düzeylerini belirleyen kuralların bir şekilde tehlikeye atılmasına da izin vermezler. Tanrılar bunu başka hiçbir şekilde değil, yalnızca bir ruhun kendilerine gerçekten yakın olması durumunda emredeceklerdir.
Son bir not olarak, insanın başkaları için “yapabileceği” bir dizi şey vardır, ve de Tanrılardaki bu “Yapabilme” gücünün insan anlayışının ötesinde olduğunu bilmekteyim. Gel gelelim biz insanlar bile “Yapabileceğimiz şeylerin”, “Gerekli” olandan ya da “Adalete dayalı” olup yapılması gerekenden büyük ölçüde farklı olduğunu anlayabiliyoruz.
Tanrılar size her konuda “Şanslı sayıları” söylemeyeceklerdir, mecazi anlamda da konuşursak, kendi yeteneklerine dayanarak piyangoyu kazanmak istemezler. Kendi yetenekleri kanıtlanmıştır, onlar bu yüzden Tanrıdır.
Onlar; bilgiyi, anlayışı, ruhun ve zihnin apaçık görebilmesini, ve diğer tüm hediyeleri bahşederler. Sonrasında da siz bunları alır, salt şans eseri oluşmamış, ne yaptığınızı bilerek kazandığınız “piyangoyu”, hayatınızda kendi ellerinizle var edersiniz. Bu durumda kişi Tanrıları anlamaya başlar, onlara daha yakın olur, anlamadığı kuralların bir kölesi olmaz.
Elbette, tüm bu konularla ilgili olarak Gerçek içgörü geliştirmemiz için biz canlılara rehberlik edebilirler, ki eğer kişi bunları yapabiliyorsa, o zaman bu, kişinin hâlihazırda gelişen bir insan olduğu ve bu büyüme olgusu nedeniyle bu gibi bazı şeyleri hak ettiği anlamına gelir – bu, ağzına bir şeyler tutulan pasif bir köle olmadığını, bir şeyleri hak ettiğini kanıtlar.
Bizler hiyerarşilerinin en tepesine en mükemmel ve saf şekilde yükseldikçe bu şeyler Tanrılarda kendini belli eder, böylece bunu kavrayabilir, onlara daha çok benzeyebiliriz.
-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666
Kapak: Peter Paul Rubens, The Fall of Phaeton.