Bilim, Bilim. Evet, bu hristiyanlık tarafından oldukça nefret edilen bir şey. Yaklaşık 1700 yıl veya daha fazla bir süre boyunca, her türlü bilimden kaçınıldı ve mümkün olan her şekilde bastırıldı. Bildiğimiz kadarıyla, yahudi dinleri ve programları ile yeryüzündeki tüm ırkların baskı altına alınması sayesinde, bugün sonuçlarını görebilirsiniz.
Ama öncelikle ilk meselelerden başlayalım.
İşin özü, Bilim, Doğu’da, Mısır’da, Antik Yunan’da ve başka yerlerde bolluk içinde, başka biçimlerde varken, bugün sol beyin ilkeleri üzerine yeniden temellendirildi. Bugün buna prelitik diyoruz, ama bu bir yahudi yalanından başka bir şey değil.
Kadimler; astral, ruhsal ve ilgili diğer yollarla enerjiyi arındırmanın (sublimate), yönlendirmenin, geliştirmenin, toplamanın ve yansıtmanın (project) yollarını biliyorlardı. Bunun takımyıldızlarla da ilgisi vardı. Piramitlerin nasıl yapıldığına dair Yahudi yalanlarına rağmen [her şey hakkında yalan söylüyorlar] Piramitlerin içindeki metinler tekrar tekrar bahseder…
Gökyüzünde belirli hizalanmalar gerçekleştiğinde, bu megalitik yapıları inşa etmek için belirli yeteneklere sahip belirli insanlar çağrıldı. Piramitlerin içinde oranlarla ilgili, dikkatle hesaplanmış ve fiziksel dünyayı etkileyen zihin/ruh makineleri olarak kullanılacak birçok eski teknoloji bulundu. Matematik ve düşmanın bastırılacağından emin olunan Astral yasaları üzerine inşa edilmişlerdi.
Bu konularda konuşmaya cüret eden araştırmacılar ve kişiler, (Adını anmayacağım, araştırabilirsiniz) ve hatta bu şeyleri kullananlar, (Nikola Tesla gibi) idam edildi, ya da doğrudan veya dolaylı olarak, sözde her şeyi bilen İsa’nın yahudi kıçını ve ‘bilim camiasını’ öpmeleriyle, sesleri kesildi.
Pek çok dürüst bilim insanı da var ama her alanda olduğu gibi bilimde de yahudilik içlerine sızıyor veya onları etkiliyor. Einstein’ın zırva teorisi gibi. [başkalarından çaldı, Zuckenbeg’in facebook’u başkasından çalmasından farksız.] Hala bilinçaltında hristiyanlığa bağlı ve ruhaniyetten habersiz olan bazı bilim adamlarına, bazı şeylerin ötesini görmeleri için bilinçli körlükte rehberlik ediyorlar. Yapan ve her zaman yapacak olan başkaları da var ve bunların çoğu ‘bilimsel camia’ tarafından bastırılan tek parlak insanlar. “Koca ağızlı” pek çok kişi idam edildi ya da suikasta kurban gitti, basit eski Yahudi zırvalığı.
Öyleyse hemen asıl noktaya geçelim. Kuantum Fiziği bugün bize farklı evrenlerden, gerçekliklerden, olasılıklardan ve daha fazla boyuttan oluşan yepyeni bir dünya gösteriyor. Bugünün sol beyinli bilim adamları bile, evrenin %90’ının “Karanlık Madde”den oluştuğunu BİLİYORLAR.
[Çevirmen Notu: Karanlık madde büyük patlama zırvalığının kıçını kurtarabilmek için uydurulmuş bir saçmalıktan ibaret. Bir ara bu konularla ilgili detaylı bir yazı yazacağım]Sadece belirli bir ışık tayfını görebiliriz ve birbiri üzerine binen her türden başka boyutlar vardır. Radyasyonlar (ışıma) ve göremediğimiz şeyler var. “Bilinç” dediğimiz şey hala bilimsel bir bilmecedir. Beynimizde orijinal Vadjet olan göz benzeri bir organımız var. Bu “göz” körelmiştir ve açıkçası herhangi bir “fiziksel” titreşimi göremez, ancak başka bir şey için yapılmıştır.
Düşmanın bizi gerçeklikten ve onun görünmez mekanizmalarından alıkoymaya çalıştığını anlamak için ne kadar IQ gerekiyor? WI-FI’nız ve cep telefonunuz bile görünmezdir ancak belirli bir teknoloji ile görülebilir. Aura veya vücudun etrafındaki elektromanyetik alan, “Krilian” fotoğrafçılığı adı verilen bir teknoloji tarafından görülebilir.
Söylemeye çalıştığım şey, çoğunu görebiliyoruz, ama insanlar bunu bastırmak için emir aldılar, böylece halk bilmeyecek. Kısa bir google araştırması ile, aklın “güçleri” ile ilgili insanlar üzerinde yapılan tüm sovyet deneylerini, NS Almanya’nın yaptığı “Ataç Operasyonu (Operation Paperclip) “nu, ABD’nin uyguladığı MK Ultra’yı ve Google gibi kurumların ve hatta diğer kurumların zihnin mekanizmalarını anlamak için harcadıkları tüm emeği bulabilirsiniz. Daha iyi veya daha kötü nedenlerle.
Mesele şu ki, beyin bir bilmecedir. Her saniye değişiyor. Kontrol etmek için veya başka bir sebeple bilgi almaya çalışıyorlar. Bir taraf insanlığı kontrol edip yok etmek ve felakete sokmak için bilgi almaya çalışıyor, bu düşmanın tarafı. Sevdiğimiz ve Şeytanın yanında olan insanlar, sağlıklı evrim ile ruhani kapasitemiz ve bilincimiz ile devam eden evrim için çalışırlar. Ayrıca Genetiği araştırırlar ve ‘eski bilgiyi’ çoğu kişinin bildiğinden çok daha fazla dikkate alırlar. Kanıtlar ezici olduğu için Uzaylılar hakkında da bilgi sahibidirler.
Bilmeyenler için, NS Almanya “Aryanların Kökenlerini” (“Beyaz Üstünlük” anlamında değil, Şeytan tarafından yaratılan “Aryanlar”ın ırklarını) bulmak için Tibet’e ve başka yerlere birlikler gönderdi. Centil ırklar Şeytan tarafından yaratıldı.
Bir Vietnamlıdan daha farklı görünmeyen bir demon tarafından ziyaret edilmem çok uzun zaman önce değildi. Son derece güçlüydü ve şimdiye kadar gördüğüm en güzel Doğulu varlıklardan biriydi.
Eminim ki, oldukça koyu tenli, bugün Siyahi Irk olarak tanımladığımız ırkı andıran tanrılar da vardır. Bazıları Mısır’da olsa da, yine de Mısırlılardan bölünüklerdi. Zamanın Yunanlarının ayrık olması gibi [Mısırlılarla üremelerine izin verilmiyordu ancak Mısır’da ruhani olarak ilerlemeleri serbestti].
Çinliler, Japonlar ve Hintliler’e gelince, (bu) insanların Tanrılığa yükseldiğine dair raporlar var ve birçoğu da yakın zamanda.
Şeytan, tüm çocuklarının ruhsal görevlerinde zirveye ulaşmalarına yardımcı olur. Sahip olduğumuz topraklar ve tahsis ettiğimiz yerlerin tümü, gezegeni koruma ve yetiştirme konusundaki tanrısal amacımıza uygundur. Şeytan’ın gezegeninde “ırksal çeşitlilik” olduğunu biliyorum, ancak aralarında çok az karışım var veya HİÇ yok ve birbirlerinin ırklarına karşı nefret duymuyorlar. Başka bir deyişle, Tanrı Irkları saf tutulur.
Şimdi bunu yeraltı şehirleriyle ilişkilendirelim, [Peru’dan Çin’e, Mısır’a kadar kaç şehir bulduklarını haberlerde görebilirsiniz] 200.000’e kadar birçok insanın yaşayabileceği birçok şehir buluyorlar. Bu şehirlerde ‘ışık’ yok ve Güneş de yok. Edward Lytton’ın [bir İngiliz yazar], “Romanı” Coming Race’de bu tür insanlar hakkında yazdı. Ne kadar gelişmiş olduklarını ve onlarla nasıl tanıştığını anlattı. İşin garibi, eğer bu sözde bir romansa ve gerçekten birinin başına gelen bir şey değilse, çok fazla doğru bilgi bulunuyor. Hatta bu varlıkların meditasyon yaptıklarından, biyoelektrik kullanımlarından, sahip oldukları gelişmiş uygarlıktan vs. bahsetti.
Yukarıdakilerin tümü birleştiğinde, anlayabileceğiniz gibi, düşman bir şeyler gizler, çoğu zaman. Pek çok şeyi saklıyorlar, o kadar çok şey saklıyorlar ki artık hiçbir şeyi kontrol edemiyorlar. Mısır’dan çok uzaklarda ISIS heykelinin bulunması çok uzun bir zaman öncesine ait değildi. Geçmişte milletler arası, ırklar çok uzakta olsa bile bir şeyler döndüğünü farz etmek garip kaçmayacaktır.
Ama olay şu ki, çoğu zaman tarih çarpıtılıyor ve MS 2000’den önceki birçok yerde bize yalan söyleniyor. Zaman çizelgeleri, olaylar hakkında yalan söyleniyor. Hristiyan din adamları ve engizisyoncular, Bizans imparatorluğu vb, Antik Irkları yok ederek, karıştırarak, tapınakları ve ele geçirebildikleri kanıtlarını yok ederek, %98’e kadar tüm kanıtları yok etmeyi ve el koymayı, kalan %2’yi değiştirmeyi garantilediler. Mısır’ın yarısından fazlası kumların altında ve konuştuğumuz gibi, doğrudan gerçeği söyleyen yazılar var, ancak birçoğu görmezden geliniyor veya Mısırbilimcilere bir şeyleri saklamaları söyleniyor.
O zaman Tesla’ya geri dönelim. Herkesi, özellikle bilim alanındakileri Tesla hakkında okumaya davet ediyorum. Bugün sahip olduğumuz bilgisayarın, elektriğin, ekranların ve teknolojinin babası, kaza geçirmiş ve beyninin bir kısmı açılmış ‘deli’ bir adamdı. Bu ‘deli’ [sol beyin yahudi tipi düşünürlerin onu tanımlayacağı gibi] ‘Elektrikle konuştuğu ve ona emir verdiği’, ‘zaman ve uzay alemini aştığı ve bir bilinç denizinden bilgiyi emdiği’ gibi ‘delice’ şeyler söyledi.
Bu, sol beyin uygulamalarında uygulanan doğru düşünmedir. Bu yüzden bir dahaki sefere sol beyinli bir adam zekiymiş gibi davrandığında, ondan daha iyi biliyor olduğunu hatırla.
Bu gerçeklik sadece sol beyinle değil, biri diğerini onaylasa da, beynin her iki tarafıyla da anlaşılmalıdır. Biri yeterince geliştiğinde, her iki taraf da büyük ölçüde işbirliği yapar ve o zaman İnsan potansiyelinin ne kadar fazla olduğunu anlar.
Şeytan insanı gerçeğe ve kendilerinden çok daha büyük şeylere açar. Böylesine küçük bir beyinde, 86 milyar Nöron ve daha da fazla sinir bağlantısıyla; milyarlarca galaksi ve her galakside milyonlarca yıldız sistemi varken, hala kendilerinin her şeyi bildiğini düşünen insanlar var mı?
Hala bir yahudi’nin kozmosu yarattığına ve onların “cehennemde” kavrulacağına inanmak mı? Hem de 2014 yılında mı?
Bütün bunların nereye gittiğini görüyor musun? Zihninizin genişlemesine izin verin ve anlamaya çalışın. Bir kişi Satanist olduğunda gerçeğin yanında yer alır, “uygulasa” ya da “kabul etse” de fark etmez.
Şeytanın gözlerini açmasına izin ver.
İNSANLIĞIN UYANMASI GEREKİYOR!!!