Bu bir Spiritüel Satanizm Çeviri İçeriğidir. Asıl metin.
Okyanusların derin mi derinlerinde, binlerce metre aşağısında, güneş ışığının parlama ümidi bile olmadığı yerde. Fakat ışık var! Deniz varlıklarından gelen ışık, biyolüminesanslardan parlayan ışık. Bazıları parıl parıl parlıyor, bazıları ışıldıyor ve titrek parıldıyor, bazıları sarsak ve yumuşak ışıldıyor, bazıları da istikrarlı şekilde parlıyor.
Bu süreç, Lusiferaz adlı enzimlerden ve Lüsiferin adlı ışık emen moleküllerden kaynaklı yaşanıyor, her ikisi de Işık-getiren Lucifer‘den isimlerini alıyor. Lucifer, Latince’den, “lux” (ışık) ve “ferre” (getirmek ya da taşımak) sözcüklerinden gelmektedir.
Denizin derinliklerindeki biyolüminesanslar: Nasıl ve neden hayvanlar kendi ışıklarını yaratıyorlar?
Avustralya’daki İnanılmaz Biyolüminesanslar:
Biyolüminesanslar ayrıca toprak üzerinde de bulunmaktadırlar, örneğin ateşböcekleri, kandilböcekleri, bakteriler, ve mantarlar.
Ateşböceği 4K HD | | Ateşböceklerini daha önce hiç olmadığı şekilde deneyimleyin.
Joy of Satan’da bilindiği üzere mavi, Şeytan’ın rengidir. Mavi enerji; Demonları davet etmek, ruhaniyet, ve okült güç için kullanılabilir. Mavi, okyanusları, Poseidon’un Diyarını en derinden delip geçen renktir.
Lucifer’in Şeytan olduğunu biliyoruz. Roma Panteonunda Neptün olarak bilinmekteydi, ve Antik Yunan’da da Poseidon’du.
Tanrı Neptün/Poseidon, okyanusları yönetir. Okyanuslar; ruhu, bilinçdışı zihni, duyguları, hudutsuzluğu, ve kaçışı sembolize etmektedir. Neptün gezegeni, ruhu ve bilinçdışı zihni yönetir, aynı zamanda deliliği, akıl hastalıklarını, kafa karışıklığını, kararsızlığı, şekilsizliği, ve kaçışçılığı da yönetmektedir (aynı zamanda ruhaniyeti, okültü, ilhamı, sanatı, müziği, dansı, ve okyanusla ilgili her şeyi).
Panteonlarında, hem Neptün hem de Poseidon, atlarla da ilişkilendirilmişti. Atlar, kontrol dışı olabilecek ve ehlileştirilmesi gereken şeyleri simgelemektedir. En güçlü insan bile vahşi bir at tarafından öldürülebilir, ve insanların atlar tarafından ölümüne ezildikleri olmuştur. Atlar, Tanrılar tarafından*, kullanabilmemiz için uysallaştırmamız adına insanlara armağan edilmişlerdir, ve karşılığında, atlarımızın ihtiyaçlarıyla ilgilenmeli ve onlara iyi davranmalıyız. Atlar, medeniyetin yayılmasını mümkün kılmış hayvanlardır.
Neptün/Poseidon’un mesajı:
“Vahşi atlarınızı kontrol edin (dürtüler, ani istekler). Fırtınanızı uysallaştırın (zihin, duygular). Sularınızı temizleyin (ruh). Vahşi okyanusunuzu durgunlaştırın (bilinçdışınız).“
Gezegenimiz Dünya, Şeytan’a aittir. Evrendeki çok az gezegen, baştan başa hayvanların, memelilerin, floranın, faunanın, ve deniz yaşamının gepgeniş çeşitliliğiyle birlikte bu kadar özel ve benzersizdir. Gezegen, Güneş Sistemindeki yeri ve bol doğasıyla birlikte bizim, Şeytan’ın Çocukları için fiziksel, zihinsel, ve ruhani gelişim açısından mükemmel bir yer hâlini alıyor. Aristoteles, Yaşlı Plinius, ve geçmişin bütün büyük zekâları doğayı incelediler. Paganlar her zaman doğaya saygı duydular. Şeytan’ın Dünya üzerindeki her yerde bize Onu hatırlatması için bıraktığı izler var, zira doğa, bize ruhaniyet hakkındaki pek çok şeyi gösterebilir. Doğa hakkında daha çok öğrendikçe, ruhani gelişim hakkında da daha çok öğreniyorum, bu ikisinin birbirine geçmiş olması daha da netleşiyor.
Işık her zaman ilham ve yaratılışla ilişkilendirilmiştir. Daha da parlayabileceğimizi, bizim yaratılan olduğumuzu ve yaratabileceğimizi hatırlatmak için bir esin kıvılcımı. Gelişim bizim çağrımız. Edebiyat, sanat, şiir, ve düzyazıda tarih boyunca ışık kaynakları, sembolik biçimde Tanrılardan bir mesaj olarak, ve bir kişiyi Tanrılara ait tepelere yükseltmek adına kullanıldı.
Biyolüminesansların en karanlık yerlerde bile görülebilmesi, bize gösteriyor ki, ışık oluşturulabilir. Aydınlanma yaşanabilir. Şeytan’ın Işığını aradıkça ve aynı zamanda kendi ışığımızı da yarattıkça, bütün karanlıkları ve bütün problemleri atlatabiliriz!
-Yüksek Rahibe Lydia
*Atlar, kediler, köpekler, tavuklar vb. evcil hayvanlar, insanlara Tanrılar tarafından hediye edilmişlerdir.
Kapak: Jacob Jordaens (1593–1678), Neptune and Amphitrite in the Storm (1644)