Bu bir Spiritüel Satanizm Orijinal İçeriğidir.
Tarih boyunca süregelmiş en büyük imparatorluklardan tutun da, en küçük topluluklara kadar; her birinin ortak bir noktası vardır ve bu, onların yıkılış sebebidir. Buna güç zehirlenmesi denir ve varlık mücadelesi gösteren her oluşumun, öyle ya da böyle yüzleşmesi gereken bir sorundur. Ya yükselişi getirir ya da yok oluşu.
Bu, büyük oluşumlarda daha sık görülür ancak küçük oluşumlarda daha ölümcüldür. Zira büyük oluşumlarda, bu zehirlenmeyi durdurabilecek başka otoriteler, mekanizmalar ve önlemler vardır. Küçük oluşumlar ise, daha çok insanların zihninde var olduğu ve yine insanların kendisi tarafından var edildiği için; hiyerarşinin üstlerinde bulunan bir kişide güç zehirlenmesi başladı mı, o zaman burada türlü musibet ve dramalar baş gösterecektir.
Kimi zaman eski üyelerin adlarını zikrederek, onların makus kaderlerinin ne denli biçimde ilerlediğini soruyorsunuz. Pek çoğunuz, arka planda yaşanan korkunç ve mide bulandırıcı, tamamen sapkın olayların farkında değilsiniz. Öyle ki, kendilerini “gelişmiş” ruhlar olarak pazarlayan ve böylece acınası hayatlarında kısa bir süreliğine de olsa “önemli” bir vazife üstlenmiş bu insanların, nasıl da böyle suçlar işlediklerine hayret ediyorsunuz! Burada açıklanması ve bilmeniz gereken bazı şeyler vardır, böylece sorularınız yanıt alabilir.
Joy of Satan Türkiye, her zaman şu an olduğu gibi değildi ve ilk başta böyle bile adlandırılmıyordu. Başka insanlar tarafından yönetilen, varoluşundan itibaren yanlış bir yöne kaymaya başlamış ve sonucunda, yüzlerce insanı olumsuz şekilde etkileyen bir çöküşle son bulmuş, bağımsız bir platformdu. Mevcut refahımızdan çok uzaktı.
Bu topluluğun yöneticileri, ilk başta iyi niyetlerle ve güzel hayallerle bu yolculuğa çıkmış olabilirlerdi. Zaten daima böyle olurdu. Sonuçta bu insanların “Hadi küçük çocuklara travmalar yaşatalım!” diyecek hâlleri yoktu. Hem, ne kötü gidebilirdi ki? Şeytan’a hizmet edeceklerdi ve insanları eğiteceklerdi. Bu çok da zor olmamalıydı, yapabilirlerdi.
Gel zaman git zaman, iyi niyetlerle yola çıkmış bu insanlar, bir şeyin farkına vardılar. Toplulukları büyüyordu ve yüzlerce insan, onlara saygı duyuyordu! Hatta saygıdan öte, onlara biat ediyorlardı! Hem yetki anlamında hem de ruhani gelişim anlamında herkesten üste çıkan bu insanlar, güç denen şeyin ne olduğunu keşfetmişlerdi.
Gücün ne olduğunu ve insanlar üzerindeki etkilerinin ne denli büyük olduğunu anlayan bu insanların, zamanla odakları ve davranışları değişmeye başlamıştı. Esasen, onlar daima böyleydi ancak bu yönlerini bastırmak zorundalardı zira bunun için uygun bir ortama sahip değillerdi. Bu yüzden davranışlarının zamanla ne kadar “değiştiğine” hayret etmek ve neden böyle davrandıklarını düşünmek, pek anlamlı olmayacaktır.
Bu davranış değişiklikleri, beraberinde birtakım suçları da beraberinde getirdi ve inşası yıllar süren bir topluluk, hızlı bir şekilde kendi içine doğru çökmeye başladı. Bu suçlar arasında pedofili, tehdit, şantaj, iftira, ailelere varan drama zincirleri, insanları Joy of Satan’dan ve Tanrılardan uzaklaştıracak propagandalar, Tanrılara ekstrem boyutta edilen küfürler ve dahası vardır. Bunların tamamını biliriz ve bir daha yaşanmaması için, her gün bu sapkınlıklardan ders alır ve eskilerin yarattığı hasarı tamir etmek için çalışırız. Bu kişilerin ise pek çoğu, düşük seviyelerde yaşamaya devam ederler. Biz, onların da hepsini biliriz.
Şu anlaşılmalıdır ki, bu palyaçolar dünyasında, eğlence yaratmayı başaran her bir kişi, baş palyaço olabilir ve insanları hızla etrafına toplayabilir. Düşmanın yüz yıllar boyu süren yozlaştırması sonucu, şerefli Centil ırkların içinden de, neredeyse Yahudi gibi davranan böyle müsveddeler çıkmıştır ve biz savaşı kazanana dek, çıkmaya da devam edecektir.
“Gelişmiş” bir ruhaniyetin, zihinsel problemleri çözmeyeceği bilinmelidir. İnsanlar çok ama çok gelişebilirler ve düşük bir seviyedeyken taşıdıkları aynı aptallık ve akıl hastalıklarını da, beraberlerinde getirebilirler. Hatta, ruhani açıdan gelişmiş insanlarda, bu negatif yönler daha da şiddetli bir şekilde tezahür edebilir. Neredeyse rutin bir şekilde eski üyelerin yasaklanmasının sebebi de budur. Akıl hastalıkları vardır ve biz, onların at koşturmasına engel oldukça, bu yönleri daha da kuvvetlenmiştir. Sonucunda başsız bir at olarak duvara çarparlar ve kendilerini buradan uzaklaştırırlar. Yani biz onları yasaklamayız. Bunu, kendilerine onlar yaparlar. Bu iyi anlaşılmalıdır.
Burada Tanrıların neden bu kişileri en baştan engellemediklerini veya niye büyük bir ceza vermediklerini sorabilirsiniz. Yine uygun bir zihin yapısıyla, bu soruların da cevapları gün gibi açıktır.
Yazının en başında dediğim gibi, bu tür şeyler, oluşumların yüzleşmesi gereken bir mücadeledir. Bireyler gibi, oluşumların da gelişimi vardır. Biz nasıl daha güçlü olmak adına zorluklarla yüzleşiyor ve çeşitli sınavlardan geçiyorsak, Joy of Satan da aynı şekilde bunlara tabidir ve hiçbirinin dışında değildir. Yalnızca Türkiye’de değil ancak diğer ülke topluluklarında ve küreselde de, pek çok zorluk yaşanmış ve Joy of Satan, varlığını devam ettirmek için tüm bu zorlukları aşmak durumunda kalmıştır. Sonucunda daha da güçlenir ve parlarız.
Yani, bu olayları geçmişte yaşamasak, şimdi yaşayabilirdik zira yaşamadan bilemezdik. Tanrılar burada herhangi bir suça göz yummazlar ancak ders almamızı isterler. Eğer her türlü zorluğu bizim için kolaylaştırır ve her problemi çözerlerse, o zaman bebekten hiçbir farkımız kalmaz. Ardından bırakın Dünya’yı kurtarmayı veya Tanrı olmayı, en küçük organizasyonel problemi dahi çözemez hâle gelir ve tamamen çökeriz.
Bu kişilerin cezalarına gelince, esasen, cezaları yine kendileridir. Sonuçta kendilerini bu yola sokan onlardır ve bu yanlış yolu takip ettikçe daha da batar, daha da rezil olur ve sonucunda daha da yanlış olurlar. Bu döngüyü kırmadıkları sürece, kendi yarattıkları bu tuzağın içerisinde, ruhlarını tüketmeye devam ederler. Tanrıların herhangi bir ceza vermesine dahi gerek kalmaz. Onlar, en büyük cezayı; Tanrılardan, Joy of Satan’dan, meditasyonlardan, Magnum Opus’tan ve doğru olan diğer tüm şeylerden kendilerini büyük bir hızla uzaklaşarak, zaten kendilerine verirler.
Yani içinde bulundukları durum, her ne kadar onlar her şeyin en iyisini bildiklerini, her zaman en doğru olan olduklarını, tamamen masum olduklarını, asıl kurbanın onlar olduğunu ve hâlen onca suça rağmen yalnızca ama yalnızca Yüksek Rahip’e küfrettikleri için adaletsiz bir şekilde yasaklandıklarını zannetseler de, tamamen onların eseridir ve eserleriyle “gurur” duyabilirler!
Sizler, erkek ve kız kardeşlerim, yoldaşlarım ve ırkdaşlarım, tüm bunlardan uzak durmalı ve tüm bu işlerle vakit kaybetmemelisiniz. Bir daha böyle şeyler yaşanmayacaktır ve bize kötülükler, yozlaşmalar ve beraberliğimizi baltalayan her türlü uğursuzlukları getiren bu kişiler, eylemlerine devam ettikleri müddetçe Tanrıların öfkesini çekmeye devam edeceklerdir.
O hâlde savaşımıza devam edelim ve günü geldiğinde, Tanrıların yanında, gururla yerimizi alalım. Böylece Güneş’in ve çağın altın ışıkları yüzümüze vurabilir ve şöyle diyebiliriz: “Yolum, Şeytan’dandır ve kalbimdeki güç, Tanrıların ateşindendir. Şeref ve güç ebediyen Şeytan’a ve Tanrılara atfolsun! Hüküm ve kudret, Şeytan’ındır ve onun kalacaktır!”
Kapak: John William Waterhouse, A Sick Child Brought Into The Temple Of Aesculapius.