Kaynak, Joy of Satan forumlarındaki “Jack” isimli kullanıcının makalesidir.
Tüm Okurlarımıza Esenlikler.
Bu yazıdaki görselleri pürüzsüz bir okuma tecrübesi için Türkçeye çevirdik. Bu görsellerin hepsine yazıda sağlanan bağlantılardan ulaşılabilir – elbette gizliliği kaldırılmış orijinal CIA belgelerinin ve içlerindeki görsellerin dili İngilizcedir.
Geçen yıllarda Rusya Milli Savunma Bakanlığının resmi dergisinde yapılan yayıma göre Rusya ordusunun temas içermeyen yollarla düşmanı ortadan kaldıracak uzmanlar eğittiği rapor edildi ve yapılan açıklamaya göre bu uzmanlar düşmanın nasıl bir karakterinin olduğunu, zayıf ve güçlü yanlarını ve hatta bir casus olarak işe alınıp alınamayacaklarını görebiliyorlar.
Aynı derginin devamında da düşünce gücüyle bilgisayar programlarını durdurmanın, jeneratörlerdeki kristalleri yakmanın, konuşmaları dinlemenin ve radyo ve telekomünikasyonun kesilebilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor.
Bu “keçilere bakan” uzmanlarının, bahsedilen becerilerini Chechnya’daki çatışmalar sırasında geliştirdiği, yeteneklerinin yaralı bir askerin hissettiği acı miktarını kontrol altında tutmaktan düşman silahlarının gizlendiği saklı mahzenleri bulmaya kadar değişen kullanım alanları olduğu söyleniyor.
Sky.com’a göre Rusya Bilimler Akademisinin “sahte bilim” ile mücadele etme komitesinin başkanlığını yapan, Rusya’nın önde gelen şüphecisi Yevgeny Aleksandrov psikolojik muharebe yeteneklerini “tamamen zırva” olarak nitelendirdi.
Aleksandrov, “Hakikatten geçmişte bu konuda araştırma ve gelişmeler oldu ama bunlar gizlenmişti, şimdi bunlar tekrar gün yüzüne çıkarılıyor ama bu tür araştırmaların sahte bilim olduğu tanınıyor.” tarzında bir açıklama yaptı. [Ahmak herif, madem yalan bilim diyorsun, o zaman neden hala bu araştırmaları yapmaya devam ediyorsun?]
Parapsikoloji araştırmalarıyla dolu uzun bir geçmiş
Parapsikoloji üzerine çalışmalar 1800’lerin ortalarında Britanya Psişik Araştırma Derneği’nin 1882’deki kuruluşuyla başladı ve 100 yıldan uzun süre boyunca o ya da bu şekilde devam etti.
Amerika Birleşik Devletleri 1930’lardan beri resmi olarak farklı farklı devlet kuruluşlarıyla parapsikoloji araştırmalarını yönetiyordu, ancak 1970’lerde özellikle “remote viewing” üzerine bir odaklanıldı – ki bu da kişinin bilincini inanılmaz uzaklıktaki mesafelere ve hatta farklı zamanlara göndermesini ve oradaki kişileri ve olayları gözlemesini sağlayan bir tekniktir. Stanford Araştırma Entitüsü (SRI) fizikçileri Russel Targ ve Harold Puthoff 1975’de “Stargate Projesi” için 20 milyon dolarlık bir hükümet ödeneği aldı. [yerseniz “sahte bilim” için 20 milyon dolar – ki 1975’in 20 milyon doları günümüzde yaklaşık 100 milyon dolar. Evet, tabii, Amerikan askeri-endüstriyel kompleksi bilimden uzak gerzekler, tabii canım! Bunların hepsinin zırva olduğunu iddia eden Marksist bilim adamları da kesinlikle haklı…]
http://content.time.com/time/magazine/a … 29,00.html
Peki insan nasıl “Keçilere Bakan Adamlar”ı (“The Men Who Stare At Goats“) incelemek için 20 milyon dolar alır? Rusların telekinezi yaptığı bir film iyi bir başlangıç. Gizliliği kaldırılmış bir CIA dökümanından:
“1972 Nisan’ında Targ Bilimsel İstihbarat Ofisinden (OSI) CIA personeliyle görüştü. Targ, bazı Sovyet psikokinezi soruşturmalarını gördüğünü ve belgelediğini iddia eden kişilerle iletişimi olduğunu açıkladı.
OSI’dan analistlere, Sovyetlerin “zihinsel güçler” aracılığıyla cansız nesneleri oynattığı filmler sunuldu.
Onlar da, araştırma ve geliştirme ofisi “ORD ve OTS”den personelle iletişim kurdular. Daha sonra bir ORD proje yetkilisi, yakın zamanda Stanford Araştırma Enstitüsüne (SRI)’ne katılan Targ’ı ziyaret etti. Targ, Puthoff ile müşterek bir şekilde bazı psikokinetik tasdikleme soruşturmalarının yapılabileceğini önerdi.
Bu önerileri hızlıca bir laboratuvar gösterisi takip etti. Targ ve Puthoff görünürde psikokinetik yeteneklere sahip bir adam buldu. Stanford Üniversitesi Fizik Bölümü’ndeki doktor A.Hebbard’ın kuark (yüksek enerji parçacığı) deneylerinde kullanılan, süper iletkenle korunmuş bir mıknatısölçere habersiz bir şekilde götürüldü. Kuark deneyi, mıknatısölçerin teknolojinin izin verdiği en iyi ölçüde korunmasını gerektiriyordu. Yine de, denek odağını mıknatısölçerin iç kısmına yoğunlaştırdığında, çıkış sinyali içsel manyetik alanda değişiklik olduğunu gösterir bir şekilde görünür ölçüde bozuldu. Zihinsel çabalarıyla sinyalde değişiklikler arasında başka birçok korelasyon gözlemlendi. Bu değişiklikler deneyin ziyaretinden daha önce veya daha sonra asla görülmedi.
…
$874 karşılığında bir OTS ve bir ORD temsilcisi, Targ ve Puthoff ile birlikte, 1972’nin Ağustos ayında az önce bahsedilen adamla birkaç gün çalıştı. Bu gösteri sırasında, deneyin CIA personeli tarafından gözden uzakta saklanmış nesneleri tarif etmesi istendi. Denek başarılıydı. Betimlemeler o kadar ürkütücü derecede net ve doğruydu ki OTS ve ORD temsilcileri çalışmanın devam edilip geliştirilmesini önerdi.
-CIA Reading Room S.8 (aşağıdaki link CIA’in websitesine gider.)”
https://www.cia.gov/library/readingroom … 0031-3.pdf
En nihayetinde, Targ ve Puthoff tarafından yürütülen bu programa, Fort Meade, MD’de “remote viewing”i “potansiyel muhalif kullanımlarını” değerlendirme hedefiyle resmi olarak kod adı YILDIZ KAPISI PROJESİ (“Project Star Gate”) ismi verildi.
The Gateway Process
Remote Viewing ve diğer psişik fenomenlere sebep olmak için Birleşik Kuvvetler Ordusu “Geçit Süreci”ni (Gateway Process) etüt etti – Esasen Monroe Enstitüsü tarafından geliştirilmiş, insanların kendi elektromanyetik enerji dalgalarından yararlanmasına, onları kontrol etmesine ve efektif şekilde zaman ve uzayı bir uçtan bir uca katetmesine izin veren meditasyon tekniklerini mükemmelleştirmesi için.
Bahsedilen prosedür beynin iki yarısı da senkronize edilerek gerçekleştirildi.
(Hayır goyim, bunlara inanma! Bir dünya süpergücünün askeri-endüstriyel kompleksinin tamamı aptaldı! Bu zırvaların hiçbir geçerliliği yok! Şimdi bana biraz gümüş sikke ver de sana ruh diye bir şey olmadığını ve hepimizin her zaman her açıdan eşit olduğuna dair “gerçek bilim” gösterebileyim! Nazi’lerin böyle araştırmalar yaptığını asla unutma! Bunlara kulak asarak kendin 6 gorilyon yahudi katletmiş oluyorsun! 6 milyonu hatırla!)
“Özünde The Gateway Experience, bilinci değiştirmek için beynin sol ve sağ yarımküre arasındaki beyin dalgası çıkışına gelişmiş güç, odak ve ahenk getirip, bilinci fiziksel düzlemin dışına taşıyıp en nihayetinde zaman ve uzayın kısıtlamalarından bile kaçmasını sağlamak için tasarlanmış bir eğitim sistemidir. Bundan sonra katılımcı, evrenin sağladığı çeşitli sezgisel bilgi seviyelerine erişim kazanır.
(Ida ve Pingala’nın birleşimi. Bizim sürekli bahsettiğimiz bir konu.)
…
The Gateway Process, sinir sisteminde hızlı bir şekilde yoğun bir rahatlama hali sağlamak ve kan basıncını büyük ölçüde düşürerek dolaşım sisteminin, iskeletin ve diğer tüm fiziksel organ sistemlerinin saniyede yaklaşık 7-7.5 Hz frekansta belirgin şekilde titreşmeye başlamasını sağlamak üzerine tasarlanmıştır. Ortaya çıkan rezonans, dünyanın elektrostatik alanıyla uyumlu bir şekilde yayılan düzenli, yineleyen bir ses dalgasına neden olur.
(Transa inanılmaz derecede yakın bir tanım.)
…
Bu arada kalan boyutlara girmek için insan bilinci, bu bilinci oluşturan enerji örüntüsünün frekansı (yani beyin dalgası sıklığı), ortaya çıkan frekans örüntüsü osiloskopta görüntülenecek olsa neredeyse düz bir çizgi şeklinde görünecek düzeyde hızlanabilecek kadar yoğun bir bütünlükle odaklanmalıdır. Bu değişmiş bilinç haline ulaşılması, fizikte Planck Uzunluğu olarak bilinen bir prensibin işleyişinden ötürü zaman-uzay boyutlarının ötesini algılamak için sahneyi hazırlar.
(Odaklanma ve boşluk meditasyonunun önemi.)
…
Buna ek olarak, birey, bilincini zaman-uzay ötesine gönderebildiğinde mantıksal olarak bu bilinç, maruz kaldığı yeni enerji ortamını frekans çıkışına katıp, bu sayede çok daha yükselmiş bir odak noktası ve çok gelişmiş bir frekans örüntüsüne ulaşmak için bireyin değişmiş bilincinin daha da değişebilme derecesini büyük ölçüde geliştirir.
(Astral projeksiyona benziyor)”
Gizliliği kaldırılmış belge:
Uzun lafın kısası, Birleşik Devletler Hükümeti psişik araştırmalara çok yakından dahil olmuştur, ve asla bahsi açılmamış [ve açılmayacak kadar büyük] kaynakları psişik fenomenleri çeşitli amaçlar için kullanabilecekleri bir araç olarak geliştirmeye adamıştır.
Eski Başkan Jimmy Carter, CIA’in bir keresinde bir psişiğe kendisinin haberi olmadan Zaire’de kayıp bir devlet uçağını bulması için danıştığını itiraf etti.
Carter’ın söylediklerine göre Birleşik Devletler casus uyduları uçağın izini bulamadı ve bu yüzden CIA California’dan bir psişiğe danıştı. Cater “kadının transa girdiğini ve bazı enlem ve boylam verileri verdiğini söyledi. Uydu kameralarımızı o noktaya odakladık ve uçak oradaydı.” -CNN (arşivlenmiş)
https://archive.fo/0Ncy4#selection-87.0-87.286
Bu arada isteyenler “remote viewing” seanslarının örneklerini aşağıdaki linklerden okuyabilir.
Bu raporda remote viewing’i yapan kişi, bazılarının Kremlin olduğu yönünde yorumladıkları bir binayı dolaşıyor gibi görünüyor:
https://archive.org/details/CIA-RDP96-00788R000900150001-7/page/n1
Ve 1984’den tuhaf bir gösteride remote viewing’i yapan kişi, Mars’ta spesifik koordinatlara yönlendiriliyor ve orada, ölmekte olan ve M.Ö 1 milyon yıl önceden daha uzun bir süre önce kaçmaya çalışan Marslıların olduğunu betimliyor.
https://archive.org/details/CIA-RDP96-00788R001900760001-9/page/n1
Üzerlerine göre biçilmiş ipekten kıyafetler giyen Marslı ırkı, görünüşe göre bir tür yeraltı sığınağında gezegenlerinin bulunduğu şartlar onları yavaş yavaş öldürürken saklanıyorlardı. “Yaşayacak başka bir yer bulmak için” “parlayan metal” bir yapıda kaçmayı başardılar – Remote Viewing’i yapan kişinin gördüğüne göre “volkanlar, gaz paketleri ve garip bitkilerin olduğu çok garip bir yer”.
Tüm bunların birer komplo teorisi olduğunu düşünseniz de düşünmeseniz de Amerikan Hükümeti bunu çok ciddiye aldı ve bunun insan potansiyelinde çığır açıcı ilerlemelere yol açabileceğini düşündü.
http://www.mediafire.com/file/j4hxwzjh2b65vqo/CIA-RDP96-00789R002600190002-2.pdf
1991’den, gizliliği kaldırılmış bir Star Gate özeti açıklıyor ki “Star Gate projesinin öncelikli amacı, harici araştırmaları ve yabancı değerlendirmeleri de içererek geniş bir yelpazedeki parapsikolojik aktiviteleri gözlemlemek”ti, ve bu projeyi “insan bilinç/bilinçsizlik etkileşiminin büyük ölçüde keşfedilmemiş bu geniş alanını takip etmek için yeni, dinamik bir yaklaşım” olarak tanımlandı.
https://www.mediafire.com/file/j4hxwzjh2b65vqo/CIA-RDP96-00789R002600190002-2.pdf/file
Duke Üniversitesi, SRI International, Princeton Üniversitesi, SAIC ve birçok başka yer dahil olmak üzere 1930’dan beri Birleşik Devletlerin farklı farklı bölgelerinde araştırmalar yürütüldü.
https://www.mediafire.com/file/8b1wdbdafrsgg4f/CIA-RDP96-00789R002600360002-3.pdf/file
“Bu gerçek, ancak güvenilmez bir fenomen.”
Gizliliği kaldırılmış materyaller açık bir şekilde ortaya koyuyor ki remote viewing gerçek bir fenomen ve istihbaharat, terörist ve uyuşturucu takibi alanlarında uygulanma potansiyeline sahip.
(Bu vahşi Nazileri dinleme goyim, onun yerine git Ovadia Josef’in sözlerini oku da (((gönül gözün))) açılsın!)
1981’den, gizliliği kaldırılmış bir tehdit analizine göre “Laboratuvar gösterimleri sunuyor ki remote viewing yapan yetenekli kişiler bir odadaki küçük detayları, SIGINT (Signals Intelligence) sitelerini veya belirli anten tiplerini betimleyebiliyor.”
Telekinezi de dahil.
1981’den bir bildiri telekineziyi de tanımlıyor – “Laboratuvar gösterimleri sunuyor ki telekinezi becerilerini kullanan yetenekli bireyler objelerin halini veya manyetik ya da elektrikli alanları değiştirebilir.”
CIA.GOV’dan gizliliği kaldırılmış bildiri. Kişi Google’a sağ üstteki “NSA” veya “CIA” ile başlayan alfanümerik karakterleri aratarak kendi de bulabilir.
Bu sırada 1973’te CIA duyuötesi algıların kriptolojik taraflarını etüt etti. (Link CIA web sitesinden).
https://www.cia.gov/library/readingroom/docs/NSA-RDP96X00790R000100030008-7.pdf
Toplu Analiz
1995 yılında hükümetin o tarihe kadarki remote viewing deneylerinin idari bir özetinde, içinde parapsikoloji alanında iki önde gelen uzman olan California Üniversitesi’nden Dr. Jessica Utts ve -bu fenomen hakkında daha şüpheci olan- Oregon Üniversitesi’nden Dr. Raymond Hyman’ın da dahil olduğu, “mavi şeritli” [alanında çok üstün nitelikli kişilerden oluşan] bir panel tertip edildi. “Araştırma programının parçası olarak yapılan tüm laboratuvar deneylerini ve meta-analitik incelemeleri” gözden geçirdikten sonra vardıkları sonuçlar şunlardı:
Utts’ın vardığı sonuç “‘aykırı bilişsellik (“anomalous cognition”) genel nüfusta bir derece mümkün,” ve görünüşe göre “belli kişiler diğerlerinden daha çok beceriye sahip, ve bu kişileri bulmak insanları [bu konuda] eğitmekten daha kolay.”
Hyman ise itiraz ederek Utts’ın sonuçlarının fazla erken olduğunu ve bulguların bağımsız bir şekilde çoğaltılması gerektiğini söyledi, ve psişik becerilerin “mantıklı şekilde tahminde bulunma ve subjektif değerlendirmeden fazlası olmayabileceğini” önerdi.
Kısaca, Savunma İstihbaratı Teşkilatı özetine göre açıkça doğru olarak kabul edilse de 1995 raporu remote viewing’in gerçek bir fenomen olduğunu ne doğruluyor, ne de yalanlıyor. Bu program güvenilir istihbaharat sağlamadıktan sonra 1995’de resmi olarak sona erdirildi ve “Keçilere Bakan Adamlar” kitabında (ve filminde) yayımlandı.
Yani bu fenomen Birleşik Devletler Hükümetine göre doğruyken aynı zamanda da çok güvenilmez. 1998’de Savunma Bakanlığı, araştırmacı Ed Dames’i ve iki fizikçiyi, Hizbullah tarafından kaçırılmış Marine Lieutenant Colonel William Higgins’in konumunu remote viewing ile bulmak için çağırdı.
Psişikler Higgins’in tutulduğu köyü tam olarak saptayabilseler de kendisinin yaşadığı ve “su üstünde” tutulduğu konusunda yanıldılar. Daha sonraki raporda Higgins’in zaten ölmüş olduğu olduğu açıklandı – New Republic’e göre Hizbullah daha sonra Higgins’in cesetinin boynuna ilmik bağlı bir şekilde videosunu yayımladı. Bununla beraber vücudu aylarca buz üstünde tutulmuş – muhtemelen psişiklerin gördüğü “su”.
(En azından konumunu tam olarak doğru bulabildiler.)
Yukarıdaki görsellerin geldiği aynı proje özetine göre remote viewing aynı zamanda Çöl Fırtınası/Kalkanı Operasyonu sırasında da belli bir ölçüde başarıyla kullanılardı, ve Müşterek Taktik Kuvveti desteği içinde uygulama alanları araştırıldı.
Eğer kişi olanları doğrudan atın (ya da keçinin?) ağzından duymak isterse – Russel Targ kendi deneyimleri hakkında ilgi çekici bir TED konuşması verdi.
Kaynak: